Müslümanlar birbirleriyle sık sık helalleşmelidir...

A -
A +
“Allah indinde en makbul amel, bir mümini sevindirmek, kederini gidermek, borcunu ödemek veya karnını doyurmaktır.”    İnsanların Allahü teâlâya karşı, kalple inanmaları ve bedenle yapmaları lâzım olan şükür borçları, kulluk vazîfeleri, Cenâb-ı Hak ve O’nun sevgili Peygamberi tarafından bildirilmiştir. Allahü teâlâya şükür, O’nun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur. Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hiçbir şükrü, hiçbir ibâdeti, Allahü teâlâ kabul etmez, beğenmez. Çünkü insanların iyi, güzel sandıkları bazı şeyler vardır ki, İslâmiyet bunları beğenmemekte, çirkin olduklarını bildirmektedir. İnsanlar, târih boyunca, Allah’ın ve Peygamberlerinin emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzurlu ve rahat bir hayat yaşamışlar, birbirlerini sevip-saymışlardır. Emirlere ve yasaklara uymadıklarında ise, huzursuz olmuşlar, rahatları bozulmuş; ahlâksızlık, zulüm ve haksızlık bütün cemiyeti sarmıştır. Burada şunu ifâde edelim ki, az da olsa berâber bulunduğumuz kimselerle sık sık helâlleşmek iyi olur. Ayrıca, iyilik edenlere de teşekkür etmelidir! Bir Müslümân, kendisine yapılmasını uygun görmediği şeylerin başkalarına da yapılmamasını ister. Yani her Müslümân, diğer Müslümân kardeşlerini en az kendisi kadar düşünür. Zâten hadîs-i şerîflerde de buyuruldu ki: “Kendisi için istediğini, dîn kardeşi için de istemeyen kâmil mümin olamaz.” [Buhârî] “Kibri, hıyâneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennet’e girer.” [Nesâî] “Allah indinde en makbul amel, bir mümini sevindirmek, kederini gidermek, borcunu ödemek veya karnını doyurmaktır.” [Beyhekî] “Bir mümini sevindireni, Allahü teâlâ kıyâmet günü sevindirir.” [İbn-i Mübârek] “Bir kimsenin üzüntü ve sıkıntısını gidereni veya bir mazlûma yardım edeni, Allahü teâlâ yetmişüç defa mağfiret eder.” [Harâitî] Cemiyet/toplum hayatında, insanların karşılıklı hakları ve vazîfeleri [görevleri, borçları] vardır. Eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı, seyâhat hakkı gibi. Hak sâhibi olanın, bu hak karşılığında bazı mesûliyet [sorumluluk] ve mükellefiyet [yükümlülük]lerinin de olması tabîîdir/doğaldır. Peygamber Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurmuştur ki: “Şu iki hasletten daha üstünü yoktur: Allaha îmân etmek ve Müslümânlara [Onun kullarına] faydalı olmak. Şu iki şeyden de daha kötüsü yoktur: Allaha şirk koşmak ve Müslümânlara [Onun kullarına]  zararlı olmak.” [Deylemî] “Din kardeşini, sırf Allah rızâsı için ziyâret eden Cennet’tedir.”“Dil ile yapılan yardımdan daha fazîletli bir sadaka olamaz. Aracı olmak sâyesinde kan davâsı önlenir, menfaat sağlanır ve zararın önüne geçilmiş olur.” [Harâitî]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.