Tefsîr nedir, müfessir kimdir -1-

A -
A +
Tefsîr ilminin mevzûu, konusu Kur’ân-ı kerîmdir. Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın kelâmı, sonsuz bilgiler, hükümler, hikmetler ve fazîletler menbaı, kaynağıdır.
 
İslâmî ilimlerden biri olan "Tefsîr" lügatte, “örtülü ve kapalı olan şeyi ortaya çıkarmak, açmak, beyân etmek” demektir. Istılâhta (dînî bir terim olarak) tefsîr; beşer kudreti dâhilinde, Kur’ân-ı kerîm âyetlerindeki Allahü teâlânın murâdını bildiren ilimdir.
Kelâm-ı İlâhî olan Kur’ân-ı kerîmden murâd-ı İlâhîyi anlayıp, bildiren âlimlere "müfessir" denilir. Buna göre tefsîr ilminin mevzûu, konusu Kur’ân-ı kerîmdir. Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın kelâmı, sonsuz bilgiler, hükümler, hikmetler ve fazîletler menbaı, kaynağıdır. Allahü teâlâ, onu, insanların en yükseği olan sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma indirmiştir. Bu sebeple, Kur’ân-ı kerîmi tam olarak yalnız Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) anlamış, kapalı ve anlaşılması zor olan âyet-i kerîmeleri, Eshâb-ı kirâma (radıyallahü anhüm) açıklamıştır. Kur’ân-ı kerîmin esas tefsîri, bizzât Peygamber Efendimizin açıklamaları, yâni hadîs-i şerîfleridir.
Resûlullah’tan (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tefsîrleri öğrenen Eshâb-ı kirâm, müfessirlerin ilk tabakasını teşkil ederler. Başta Hulefâ-i râşidîn olmak üzere, İbn-i Mes’ûd, Übey bin Ka’b, Ebû Mûse'l-Eş’arî, Ebû Hüreyre, Enes bin Mâlik ve Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhüm), Kur’ân-ı kerîmin tefsîri husûsunda önde gelen sahabîlerdendir.
Bilhassa Abdullah bin Abbâs, Eshâb-ı kirâmın en âlimlerinden biri olarak tanınmıştır. Tefsîr ilmindeki yüksekliğinden dolayı kendisine; "Tercümânül-Kur’ân", "Hibru'l-Ümme", "Reîsül-Müfessirîn" lakapları verilmiştir. Ancak ona âit bir tefsîr kitabı yoktur. Yalnız tefsîr âlimleri onun bu açıklamalarını tefsîrlerinde nakletmişlerdir. [Fîrûzâbâdî, "Tenvîrul-Mikbâs min Tefsîri İbn-i Abbâs" adıyla 2 cildlik bir tefsîr yazmış, bunda ondan gelen açıklamaları nakletmiştir.]  
Eshâb-ı kirâm, Resûlullah’tan (sallallahü aleyhi ve sellem) öğrendikleri Kur’ân-ı kerîmin tefsîrini, müfessirlerin ikinci tabakasını teşkil eden Tâbiînin büyüklerine öğrettiler. Mücâhid bin Cebr el-Mekkî (v. 103 / M. 721), İkrime (v. 105 / M. 723), Tâvus bin Keysân (v. 106 / M. 724), Atâ bin Ebî Rebâh (v. 114 / M. 732), Alkame bin Kays (v. 102 / M. 720), Şa’bî (v. 105 / M. 723), İbrâhim Nehâî (v. 105 / M. 723), Dahhâk bin Müzâhim (v. 105 / M. 723), Hasan-ı Basrî (v. 121 / M. 738), Mâlik bin Enes (v. 179 / M. 795) (rahmetullahi aleyhim) Tâbiîn devri müfessirlerinin meşhûrlarındandır.
Tâbiînin büyükleri de, Eshâb-ı kirâmdan öğrendikleri bu tefsîrleri, Tebe-i Tâbiîne ulaştırdılar. Süfyân bin Uyeyne (v. 198 / M. 813), Vekî’ bin Cerrâh (v. 917 / M. 812), İshâk bin Râheveyh (v. 233 /M. 848), Ali bin Ebî Talha (v. 143 / M. 760), Kâsım bin Sellâm (v. 223 /M. 837) (rahmetullahi aleyhim) Tebe-i Tâbiînin müfessirlerindendir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.