İslâm dîni, Allahü teâlânın hak dînidir

A -
A +
“... Bugün size dîninizi ikmâl ettim ve size ihsânda bulunduğum nimetlerimi tamamladım. Sizin için dîn olarak İslâmı seçtim/İslâma râzî oldum...”
 
Bir cümle ile ifâde etmek gerekirse, İslâmiyet, insanın dünyâ ve âhiret saâdetini içinde toplayan en son İlâhî dîndir. Lügatte/sözlükte, “selâmet, barış, sulh, sükûnet, tek olan Allah’a kendisini tamâmiyle teslîm etmek” gibi manalara gelen “İslâm=İslâmiyet”, dînî bir terim olarak; “Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtasıyla, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, insanların dünyâda ve âhirette rahat ve mesut olmalarını sağlayan usûl ve kâideler” olarak tarîf edilir.
İslâm dîni son İlâhî dîndir. Nitekim Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: “Doğrusu, Allah katında makbul olan dîn, İslâmdır. Kendilerine kitap verilen (Hıristiyân ve Yahûdî)ler, hakîkati bildikten sonra, aralarındaki ihtirâstan dolayı, İslâm dîni hakkında ihtilâfa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki, Allah onun cezâsını çok çabuk görücüdür.” (Âl-i İmrân sûresi, 19)
“(Muhammed aleyhisselâmın getirdiği) İslâm dîninden başka dîn isteyenlerin dînleri, aslâ kabul olunmayacak [Allahü teâlâ, onların dînlerini (sevmez ve) kabul etmez]. (İslâm dînine arka çeviren), âhirette ziyân edecek (Cehenneme gidecektir).” (Âl-i İmrân sûresi, 85)
“... Bugün size dîninizi ikmâl ettim ve size ihsânda bulunduğum nimetlerimi tamamladım. Sizin için dîn olarak İslâmı seçtim/İslâma râzî oldum...” (Mâide sûresi, 3)
İslâm dîni, Hazret-i Muhammed (aleyhisselam), bu dîni bildirmeye başlayıncaya kadar gelmiş-geçmiş olan, meselâ Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i Mûsâ, Hazret-i İsâ gibi bütün Peygamberleri tanır. Onların hepsine de inanılmasını, hepsinin de sevilmesini, hürmetle anılmasını emreder.
Daha önceki Peygamberlere gönderilen, eski dînlerin görünür ve görünmez bütün iyilikleri İslâmiyette toplanmıştır.
İslâmiyet, insanların rûhî ve maddî refâhını en mükemmel şekilde temin edecek prensipler getirmiştir. İnsan hak ve vazîfelerini en geniş şekilde düzenlemiştir.
İslâmiyet; ilme, fenne, tekniğe, endüstriye, lâyık olduğu üzere ehemmiyet verir. Zirâat, ticâret ve sanatı da kati olarak emreder. İnsanların yardımlaşmalarını, birbirlerine hizmet etmelerini ehemmiyetle istemektedir. Kendi idâresi altında bulunan insanların, evlâdın, âilenin ve milletlerin haklarını ve idârelerini öğretmekte; dirilere, geçmişlere, geleceklere karşı birtakım hak ve mesuliyetler yüklemektedir. Saadet-i dâreyni yani dünyâ ve âhiret saadetini kendinde toplamıştır.
İslâmiyette, başkalarının cân, mâl ve ırzlarına hücum etmenin kesinlikle yasaklığıkâfirlere karşı da iyi huylu olmanın lüzûmu İslâm âlimlerinin kitaplarında genişçe yazılmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.