Nasıl yaşarsak öyle ölürüz...

A -
A +
Zaman, Allahü teâlânın bizlere  lütfettiği en büyük sermâyedir. Dünyâ ve âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamanı iyi kullanmaya bağlıdır.
 
Bu dünya, bir imtihân yeridir. Bu imtihânda muvaffak olabilmek için, İslâmiyetin emrettiği gibi inanmak, yasaklanan şeylerden kaçınmak ve farz kılınan ibâdetleri yapmak lâzım ve şarttır. Zaman, Allahü teâlânın bizlere  lütfettiği en büyük sermâyedir. Dünyâ ve âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamanı iyi kullanmaya bağlıdır.
Sevgili Peygamberimiz, bir hadîs-i şerîflerinde "Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz; nasıl ölürseniz, öyle haşrolunursunuz" buyurmuşlardır. İki cihanda mesut ve bahtiyâr (mutlu) olabilmek için, bu dünyada yaşarken, âhirette hesâbı verilebilecek bir ömür sürmek lâzımdır. Âhiret saâdetine kavuşabilmek için, Allahü teâlânın ve son Peygamberinin emirlerine uymak yegâne çâredir; bundan başka herhangi bir çâre yoktur.
Bir şâir, çok güzel bir şiir söylemiştir:
"Yâdında mı doğduğun günler?
Sen ağlar idin, gülerdi âlem...
Öyle bir ömür geçir ki, olsun
Mevtin sana hânde, halka mâtem..."
Burada, tavsiye edilen şudur: "Öyle bir ömür geçir ki, ölürken sen gül, arkanda kalanlar ağlasınlar."
Sevgili Peygamberimiz: “Ameller, sonlarına göre değerlendirilir” buyurmuştur. Bir hukuk âbidesi olan “Mecelle”de de “Hüküm sona göre verilir” denilmektedir.
Bazı hadis-i şeriflerde şöyle buyurulmuştur:
“Şu iki şeyden daha iyisi yoktur: Allah’a îmân ve Müslümânlara faydalı olmak (Onun kullarına iyilik etmek). Şu iki şeyden de daha kötüsü yoktur: Şirk ve Müslümânlara zarar vermek (insanlara kötülük etmek).” [Deylemî]
“En iyi kimse, kendisinden hep iyilik beklenendir.” [Tirmizî]
“Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir” ve “İyilik etmek ömrü uzatır” [Taberânî]
Bir hadîs-i şerîfte: “Kişi sevdiği ile berâberdir” buyurulmuştur. Bu dünyâda kimi seversek, âhirette onunla beraber olacağız. Onun için dâimâ iyi kimseleri sevmeye ve onlarla beraber olmaya gayret etmeliyiz. Allahü teâlânın sevdiği şeyleri ve kimseleri sevmek, sevmediklerini sevmemek, îmânın alâmeti ve temelidir; bu hâl, bizim de yüce Allah tarafından sevilen insanlardan olmamızı sağlar. İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: “İnsan, seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.”
Ebû Ali Cürcânî (rahmetullahi aleyh) isimli büyük âlim ve velî buyurmuştur ki:
“Bir kulun, Allahü teâlânın beğendiği işleri kolayca yapabilmesi, Sünnet-i seniyyeye göre hareket etmesi, sâlih kimseleri sevmesi, eş-dost ile güzel geçinmesi, Allah rızâsı için insanlara iyilik yapması, Müslümânların işini görmesi ve vakitlerini Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirmesi, saâdet alâmetlerindendir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.