Bankalar kapitalizmin çirkin yüzü olmasın

A -
A +

Bankaların son hüneri dün manşetlerdeydi. Gecenin üçünde-dördünde vatandaşları cep telefonundan arayarak kredi kartı veya ferdi kredi borçlarını ödemeleri için mesaj geçiyorlarmış. Böyle bir tahsilat usulü bankalara değil çek-senet mafyalarına yakışır. Psikolojik bombardımanla borçluları baskı altına almak istiyorlar.. Çok çirkin bir davranış... Yaşlı var, yalnız var, kalb hastası var. Bu ne insafsızlıktır!.. Zaten kredi kartlarında keyfi zamlar, yüksek faizler, katlanmış asgari ödeme istekleri sorumsuz ve denetimsiz bir şekilde hesap sahiplerine yeteri kadar kâbus yaşatıyor. Bankacılık sisteminin zengini daha zengin etme mekanizması olmaması gerektiğine göre gaddarlık ölçüsündeki bu uygulamalar neden fütursuzca devam etmekte? Buna kim dur diyecek? Piyasanın kriz ekonomisiyle çalkandığı bir zor ortamda vatandaşın dişinden tırnağından arttırarak krediyle satın aldığı arabalar çekilip çekilip geri alınıyor. Reklamların sevimli bankaları, otomobil kredisi verdikleri müşterilerinden üstelik bayram öncesi o kadar arabayı el koyarak geri almışlar ki bugün otopark bulmakta zorlanmaktalar. Bu yüzden dev otopark sahaları tutmuşlar. Bir kişi, bir-iki taksidini ödeyemedi mi ânında borçlunun karşısına dikilip arabası otoparka götürülüyormuş. Verilen peşinat tediye edilen taksitler yandığı gibi kalan borç da muaccel oluyormuş. Sonra gelsin suiistimal. Bu arabalar "ikinci el" adı altında eşe dosta düşük fiatlarla satılmakta. Sanki ağlayanın malı gülene hayredermiş gibi... Hükümetin dikkatini çekiyoruz. Âcilen tedbir alsınlar; yoksa ev meselesinde yaşanan bankazede felaketi tekrarlanacak. Bir tehlike de bu taraftan geliyor. Devlete, hükümete, onların varlığına, istikrar vaadlerine, kandıran reklamlara ve bankaların hile hurda yapmayacağına güvenen yüzbinlerce insan tasarruflarını onlara götürüp peşinat olarak yatırarak bir vasıta sahibi olmak istediler. Şimdiyse ülkenin krize düşmesinin cezasını çekiyorlar. Kimse keyfi olarak borç ödememezlik yapmıyor. Bu kitle ortadireğin ayakta kalan son bakiyesidir. Toplumu, piyasayı bu kişiler çeviriyor. Onları da bitirirseniz katmerli felaket yaşanır. Gasp edercesine vatandaşın peşinat ve arabasını alıp kalan kısmı da sırtına borç olarak yüklemek tek kelime ile zulümdür. Maaş alamayan, mal satıp para kazanamayanlar nasıl borç ödeyebilir? Normal bir dönemde olsaydık kimsenin itiraz hakkı olamazdı. Bilerek almış sonuca katlansın demekten başka yol olamazdı. Ama o günlerde değiliz. Dünkü kötü haber sadece kredi kartı mesajlarından ibaret değildi. Bir de maalesef intihar vardı. Borçlu bir iş adamı cinnet getirdikten sonra aile ferdlerini öldürüp intihar etmiş. Artmasından korkarız. Cezaevi isyanında olduğu gibi geç kalınmamalı. Kredi verirken bir yüzünü, para isterken diğer yüzünü gösteren şu bankaların keyfi uygulamaları hemen önlenmelidir. Banka boşaltanlar neden içeri alındı? Vatandaşı zor duruma sokuyor diye. Mantık vatandaşı korumaya matuftu. Öyleyse bu anormal iktisadi günlerde de korunmalı. Namuslu insanın üzerine bu kadar gidilmesin. Aksi halde en faal kesim hapishanelerle mezarlıklar olur. Bir arefe günü bunların yazılması Türkiye'yi anlatmaya yeter. (Bu yazı 26 Aralık 2000 tarihinde 1 kere daha yayınlanmıştı.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.