Sona doğru

A -
A +

Hatta sona doğru sözü bile tartışma konusu olabilir. Sona vardığımızı söylemek de mümkün. ABD'den davet edilen veya gönderilen Kemal Derviş, bu ülkede eli boş dolaşıp durmakta. Kimse dayanakları oluşmadan para vermiyor. "Önce kanunları yapın" diyorlar. 15 gün içinde 15 kanunun yapılması istenmekte. Bu kadar dar bir zamanda bu kadar çok kanun çıkartılabilir mi? Çıkartılsa dahi ısmarlama kanun bünyeye ne kadar uyar? Bu kanunlarla ne kadar yol alınabilinir? Hepsi şüpheli... Vaziyet şunu gösteriyor ki hükümet, artık yılmış durumda. Zorla gidiyor. Bir isim bütün hükümeti arkada bıraktı. Şimdi o da yavaş yavaş hayal kırıklığına yol açmakta. Aslında bunlar sürpriz değil. Fevkalade zamanlarda doğan icra organları fevkalade şartlarla karşılaşırlar. Şunu da unutmamak lazım. Bozukluk esasta. 57. Hükümet gidecek. Artık kimse aksine bir iddia içinde değil. Mecburen gidecek. Yerine gelen ne yapacak peki? Aynı şeyleri? Dünya Bankası, IMF ve Batının finans çevrelerinde tur atıp kredi peşinde koşan bu defa Kemal Derviş değil de başka bir isim olur. Ne fark eder? Kapısı çalınanlar ya dudak bükecek. Veya nasihat verecek veya sizi cendereye sokacaklar. Kimse kendi parası ile kendine rağmen iş yaptırmaz. Öz kaynaklarımıza dönmek zorundayız. Evet, belki borçlanmadan büyümek mümkün değil. Ancak borca batarak yaşamak da imkânsız. Türkiye, borca batmış durumda. Daha yeni tasarruf tedbirleri alınıyor. Devlet, kurumlar çiftlik gibi kullanılıyor. Bir çiftliğin dahi kendine göre işletme prensipleri vardır. Olacak iş mi? Bir makamın telefon giderleri okul aile birliği tarafından ödensin? Devletin malı deniz yemeyen domuz soygunculuğu bugünkü gibi tarihin hiçbir devrinde hüküm sürmemiş. Tam bir talan yaşanıyor. İsraf çılgınlık boyutunda... Artık ekonomik krizden de öte siyasi krizden söz ediliyor. Koalisyon suskun Nezaketen birbirlerine tahammül ediyorlar. Bunlar yarın seçim meydanlarında birbirleri aleyhine konuşamazlar da. Yahut da tam aksi yaşanır. Ne kadar kirli çıkın varsa o zaman gözler önüne serilir. iktidarın sağ kanadında yer alan iki parti ise birbirlerini koalisyon adabına uymamakla suçlamakta. Bilindiği gibi hükümetler güvenoyu alarak iş başı yaparlar. Bu güvenoyunu vekiller millet adına verir. Şimdiyse vekiller güvensizlik beyan edecek durumda olmasalar bile millet güvensizliğini en net şekilde ifade etmekte. Medyada dahi tek destekleyici ses yükselmiyor. Bir hükümet boşluğu oluşmuştur. Boşluk nasıl dolar? Önce bu konuşulsun. Sonra 15 yasa. Zaten Bülent Ecevit'in kendisi de istenen kanunların bu kadar zamanda çıkamayacağını açık seçik söyledi. En tuhafı ise Başbakanın kendi bakanını kast ederek Amerika temaslarından habersiz olduğunu açıklaması. Hükümet, Derviş'le köprüleri atıyor. Yakında iki istifadan birini yaşayabiliriz. Ya hükümet istifa edecek. Veya Kemal Derviş.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.