Birkaç doğru

A -
A +

1. Doğru: Kıvrıkoğlu'nun tespiti. 23 Nisan münasebeti ile verilen resepsiyonda/akşam yemeğinde Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu şöyle dedi. "Hortumlama olmasaydı Türkiye, bu krize dûçar olmazdı, maruz kalmazdı..." Kıvrıkoğlu, bunu der demez siyasetten medyaya birçok yerden tasdik ve tasvip sesleri yükseldi. Tasdik ve tasvipte ne var? Hiçbir şey yok. Bir fikre iştiraktir. Bunda da hiçbir anormallik olamaz. Öyleyse yadırganan ne? Yadırganan tasdik ve tasvip üslûbunda vıcık vıcık dalkavukluk yapılması. Hortumcular ne kadar zararlı ise dalkavuklar da o kadar deni. Kıvrıkoğlu, takdir hatasına düşerek aksini söyleseydi? Meselâ; "Krizle hortumcu ve hortumlamaların uzaktan yakından alakası olamaz" deseydi? Dalkavukluğu geçim tarzı haline getirmiş olanlar ne yapardı? Aynı şeyi. Bu defa da o sözü alkışlarlardı. İşte bu fena. Söze değil de kişiyle onun makamına bakarak tavır almak. Ne kadar kötü. Aydın namusunun alternatifi ile yer değiştirdiği memleketlerde bunlar sıkça olur. Asıl kriz, omurgasız aydınlar hegemonyasında. Kıvrıkoğlu, doğru dedi ama bilineni tekrarladı. 2. Doğru: Türk ailesi... Kemal Derviş'in mülakatı şaşırttı. Henüz böylesine yerli bir düşünce beklenmiyordu. Fransızların Liberation gazetesine verdiği mülakatta dedikleri yüzde yüz doğru. "Toplumun büyük bir bölümü resmi ekonominin dışında yaşıyor. İlk şoku da onlar hissetti. Krizin en büyük amortisörü ise Türk aile yapısı. Bir aileden iki kişi işini korumayı başarırsa ailenin diğer fertlerine yardımcı oluyorlar..." Bunu hep yazıp söyledik. Aile, hayatımızın en temel varlığı. Kaderde, kıvançta ve tasada kişinin yanı başında daima aile var. Depremler, yangınlar, dolu tufan, hapis, iflas... her felaket, aile dayanışması ile atlatılıyor. Bayramlar aileyle bayram oluyor. Babadan evlada, evlattan anneye, Anadolu'dan İstanbul'a İstanbul'dan Anadolu'ya... maddi mânevî yardımlar işliyor. Bu işleyiş güzellik ve nefes alma payı. Farkında olmalısınız. Uzun, çok uzun bir zamandan beri hedef aile. Türlü zararlı yayınlarla bize mahsus aile çökertilmek isteniyor. Bir kısım ciddi gazeteler bile magazinleşti. Onlar dahi özendirme faaliyeti içindeler. Mukaddes aile yuvası... Ve muhabbeti. Yerine... İki kişilik menfaat şirketi düşünülmekte. Kemal Derviş'in kısa zamanda bu gerçeği görmesi zekâsının eseri olsa gerek. Hele Antalya'dan öte de Türkiye olduğunun şuuru ile Kars'a Erzurum'a Elazığ'a Urfa'ya, Hatay'a... da yolunu bir düşürebilse. Daha neler görecektir. 3. Doğru.... Halkın eğitime verdiği destek... Yanlış politikalar ciddi ölçülerde parayı yastık altlarına kaçırttı. Paranın dövizden ibaret olduğu ve yurt dışına gittiği tezi münakaşaya açıktır. Bir kısım para da güvensizlikten dolayı ailelere iltica etti. Yoksa buharlaşmadı. Bunda Finans kurumlarına reva görülen muamelenin payı göz ardı edilmemeli. İşte isbatı... TEGV/Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın 1 Milyon Çocuğa Eğitim Kampanyası'na yurt içi ve yurt dışından destek yağması neticesinde üç günde 51 bin çocuk için 1 trilyon 300 milyar toplandı. Mevzuu tahlil edersek üç gerçekle karşılaşırız. Bu cemiyet, inanacağı insanı aramaktadır. Buradan hükümet adına çıkartılacak ders menfidir. Hükümete inanç kaybolmuştur. İstifa ederlerse değişecek vitrinle dahi kriz hafifleyecektir. İnat edip durmalarının hiçbir faydası yok, aksine krizi uzatmaktalar. Diğer gerçek; medyanın gücü. Kampanya TEGV ile NTV'nin işbirliği ile yapıldı. Ayrıca gazetelerle yazarlar da destek verdiler. Son gerçek de bu milletin çocuğa bakışı. Onu her halükârda sahipleniyor. Onun için yaşıyor. Onun yarınlara hakim olması ideali içinde. Ailenin nüvesinde çocuk var. Çocuk için görülen rüyalar, ülkeyi yeni ufuklara sürüklüyor. Çocuğa ve aileye daha fazla titizlenmeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.