ALMANYA VE TÜRKİYE

A -
A +

Bu iki devlet, birbirine muhtaç ve fakat geçimsiz iki kişi gibi. 150 seneye yakın bir zamandır yakın münasebet içindeler. Osmanlı imparatoru Abdülhamid Han'la  Alman imparatoru II. Wilhelm iki dosttu. Ancak; bu bir muvazeneli/dengeli dostluktu. Abdülhamid'den sonra gelen ittihad ve Terakki iktidarı, teslimiyetçi bir politika güttü. II. Wilhelm döneminde Almanya, I. Dünya Harbi denilen büyük felaket sebebiyle mağlup olunca yalnızca Almanya imparatorluğu değil, Almanya'nın müttefiki olmakla hükmen mağlup sayılan Türk imparatorluğu da dağıldı.

II. Dünya Harbi, Hitler'in şahsında Alman milliyetçiliğinin ırkçılığa dönüşerek I. Dünya Harbi'nin intikamını almak istemesinin çıkarttığı yangındır. Almanya zaviyesinden 25 yıl içinde ikinci büyük mağlubiyet ve felaketin yaşanmasına yol açtı. Alman toprakları, Doğu Almanya-Batı Almanya diye ikiye bölündü. Doğu Almanya tâ 1989'a kadar Berlin duvarının arkasında ve çağın gerisinde kaldı. Hür ve müstakil addedilen Batı Almanya ise harbin galip devletlerine karşı vesayet altındaki devlet muamelesi görüyordu. Bu muamele, millî ordu gibi konularda bugün de bitmiş değildir. SSCB çöktükten sonra Doğu Almanya, Batı Almanya tarafından bütçeyi zorlama pahasına satın alındı.
Almanya'nın Hitler rejimini yaşadığı yıllarda Türkiye'de "Millî Şef" rejimi vardır. Millî Şef, Nazilerin Führer'i Hitlerin tesirindedir. O kadar ki İsmet İnönü'nün bıyığı dahi Hitlerin bıyığının taklididir.
Adolf Hitler'in çılgın bir şekilde harp çıkarması, imparatorluğu kaybetmiş olmanın psikolojik darbesinden kurtulamamış vatandaşlarımızı ve bilhassa Anadolu insanını son birkaç asrın en kötü vaziyetine düşürmüş, ekmek karneye bağlanmış, şeker, tuz, gaz, kaput bezi hatta kefen bezi bulunamaz olmuştur. Bunun arka planındaki amil Almanya'dır. İnönü dönemi Türk-Alman münasebetleri, aydınlanmayı beklemektedir.
I. Dünya Harbinde mağlup olan, II. Dünya Harbi'ndeyse mahvolan Almanya'yı 1960'larda ağırlığını Türklerin teşkil ettiği yabancı işçiler, yeniden inşa etmeye başladılar. Alman ticareti dinamizm kazandı. Alman sosyal hayatı -âdeta- çok uluslu hâle geldi. Ne var ki  Sovyetlerin çökmesiyle Berlin duvarı yıkılıp iki Almanya birleştikten sonra Türkler dâhil, bu yabancı işçiler bir süre gözden düştüler. Artık doğudan gelen Almanlar vardı. Nazizm ve kapitalizm gibi insanlığın tarih boyunca tanıdığı en büyük musibetlerden biri olan komünizm yarım asra yakın bir zaman birkaç Alman neslini tezgâhından geçirmiş ve onları sanki başka bir ırk hâline getirmişti. Bu insanlar, çalışmayı sevmiyorlardı. Doğu, batının tahminlerinden öte geri kalmıştı. Bu sebeple doğunun satın alınması, Alman toplumunda hoşnutsuzluğa bile sebep oldu.
Almanlar, yine yabancı işçilere mecbur kalmışlardı. Kimse bu fedakâr insanlardan özür dilemedi ama onlar, olgunluk gösterdiler.
Türkler, harplerle yıkılmış Almanya'yı 1960'lardan itibaren imar ederken Almanya, 1970'lerden başlayarak, komünist, ateist, mezhepçi, Türkiye'den kaçan ve Türkiye aleyhine çalışan ne kadar terör örgütü varsa onlara kucak açtı, himaye etti. Bu tutum, 15 Temmuz FETÖ/PDY darbe teşebbüsünden sonra zirve yaptı. Alman resmî TV  kanalından referandumda hayır oyu verilmesi için bile çalışıldı. Müşahedemiz o ki Türk-Alman münasebetleri hiçbir dönemde bu kadar gergin olmadı. Bunun sebebi Doğu Almanyalı Angela Merkel’dir. Son işi, Türkiye ile AB arasında imzalanmış olan Gümrük Birliği'ne dair ettiği laftır. Dediğine göre Gümrük Birliğinin yenilenmesini imzalamayacaklarmış. Bu söz, sadece Türkiye'ye karşı değil, diğer AB devletlerine de kabalıktır.
Bu kabalık, bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'da oy kullanma hakkına sahip vatandaşlarımıza seçimde Merkel'in partisine ve onunla beraber Türkiye aleyhine çalışan partilere oy vermemeleri için çağrıda bulundu.
Bu çağrının geç kalmış olması bir tarafa.
Eksiktir de:
Sn. Erdoğan, çağrısını tekrarlayarak Almanya'daki bütün Müslüman seçmene yöneltmelidir. Müslümanların ciddi bir kısmının bu çağrıya umursamaz kalmayacağı görüşündeyiz. Buradaki Müslüman seçmen nezdinde Recep Tayyip Erdoğan'ın itibarı, Angela Merkel'in itibarından yüksektir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.