FAHRİ KORUTÜRK'ÜN İRAN ZİYARETİ

A -
A +

Eski büyükelçilerimizden Oğuz Gökmen, bize bizzat anlatmıştı.

O'nun anlattığı bu olayı, yıllar evvelinde yazmıştık. O yazıyı okuyan vardır, okumayan vardır. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İran ziyareti vesilesiyle bu ibretâmîz hâdiseyi bir kere daha yazmayı gerekli gördük...
İşte merhum Oğuz Gökmen'in anlattıkları:
-Tahran'da büyükelçiyim. Fahri Sabit Korutürk, Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının bir İran ziyareti iktiza etti. Sn. Korutürk Tahran'a geldi. Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil de Cumhurbaşkanına refakat etmekte.
Ziyaretler yapıldı. Müzakereler oldu. Seyahatin resmî tarafı bitti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanıyla refakatindeki hey'eti, gezilip-görülmeye değer yerlere götürdük. Gittiğimiz yerlerden biri, İran'ın büyük şairlerinden Hâfız-ı Şîrâzî'nin kabriydi. Buraya, kabrin başına gelince İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanı Korutürk'e "Sayın Cumhurbaşkanım, bir Fatiha okuyabilir miyiz?" diye arz etti. Başlar, kendisine dönmüşken Cumhurbaşkanı cevap verdi: "Olmaz! Biz laik devletiz!" Aldığı bu menfî cevap üzerine Dışişleri Bakanı Çağlayangil, Yahya Kemal Beyatlı'nın o meşhur "Rindlerin Ölümü" adlı şiirini okudu:
"Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış/Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle/Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış/Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle."
"Ölüm, asûde bahar ülkesidir bir rinde/Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter/Ve serin serviler altında kalan kabrinde/Her sabah bir gül açar; her gece bir bülbül öter. "  
Şiir bitirince Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, aynen şunu söyledi: "Sayın Çağlayangil, Fatiha'yı ne güzel okudun!!!"
...
Dediğimiz gibi; bu vak'ayı daha evvel de kaleme almıştık. O yazıyı kimler okudu bilmiyoruz ama bir kişinin okuduğunu çok iyi biliyoruz. O da TBMM Başkanı Sn. İsmail Kahraman. Sn. Kahraman'la ne zaman, nerede karşılaşsak ilk sözü "Sayın Çağlayangil, Fatiha'yı ne güzel okudun!" demek olur.
Naklettiğimiz ve Oğuz Gökmen'in hatıratında da olduğunu işittiğimiz bu hazîn mes'eleyi birkaç cepheden tahlil etmek mümkün:
Birincisi; bir kabrin başında Fatiha okumayı bile laikliğe aykırı bulacak kadar laiklik cinneti. İkincisi; Cumhurbaşkanlığı mevkiine gelmiş birinin Fatiha Sûresinden habersizliği. Şu var ki cehalet, sadece Fatiha'ya dair değildir. "Rindler'in Ölümü" şiirinden habersizlik de o yerdeki bir insan için cehalet sebebidir.
Bunlar, bir ihtimaldir.
Diğer ihtimalse adı geçen Cumhurbaşkanı'nın Fatiha'yla alay etmiş olmasıdır. 1903 doğumlu olan ve ömrünün 20 senesini Osmanlı teb'ası olarak geçirmiş ve hemen bütün tahsilini Osmanlı mekteplerinde tedris etmiş bir gencin Fatiha'yı hatta Kur'ân-ı kerîmi bilmemesi imkânsıza yakındır. Böyle ise şunu demek istemiş olmaktadır: "Ne Fatihası? İşte bir şiir okudun oldu Fatiha!" Bu söz, söyleyeni İslamın dışına çıkartır.
Laiklik yobazlığı malum.
Ancak bunun dışında, cehalet mi, yoksa dinle alay mı söz konusudur? Onu bilmiyoruz. Oğuz Gökmen, hadiseye şahid olmuştu. Bize naklettiğinden edindiğimiz intiba, Fahri Korutürk'ün şiiri Fatiha zannettiğidir.
Şu manzaraya nereden bakılırsa bakılsın ortada bir felaket vardır!..
Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan da bugün İran'da. Günlük bir iş gezisi de olsa belki fırsat bulup bazı mümtaz yerleri ziyaret edecektir. Oraları ziyaret edince de aşr-ı şerîf okuyabilir.
Dünkü Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi anlamak için bile bu fark bile yetmez mi?
Türkiye Cumhurbaşkanı, şehîd evlerini ziyaret ettiğinde diz çöküp Kur'ân-ı kerîm tilavet etmiyor mu, o  kalbi yaralı ailenin derdine derman olmuyor mu?
Eskiden öyle miydi?
Bugün gibi hatırlıyoruz. Adalet Partisi iktidarına rağmen "sembolik" Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, dînî bayramlarda konuşma yaparken gûya milletin bayramını kutlar, fakat "laiklik", "Atatürkçülük", "teokratik din devleti", "saltanat" gibi kelimelerden örülü zifte batmış cümlelerle dinimize-imanımıza hakaretle bayramımızı zehir ederdi. Yalnızca o da değil, çoğu böyle oldu.
"Büyüklere masallar" anlatmıyoruz.
Şahîdli, delilli vak'aları dile getiriyoruz.
Bugün üstelik de en iyi cinsinden mescîdi olmayan AVM yok gibi. Emin olunuz ki Tek Parti Zihniyeti, işbaşına gelsin iki ay içinde hepsi kapanır. Sadece onlar değil. Yol ve köprüler mecburen kalır, fakat kazanılan her şey hayattan kazınır.
Herkes, aklını başına toplasın.
Kimse "ne oldum?" delisi olmasın!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.