VİZE, ABD'NİN SON HATASI OLMALI!

A -
A +
Şunlar, Türk milletinde kesin kanaattir:
-27 Mayıs 1960 darbesinin sebebi, Başvekil Adnan Menderes'in Aliağa Arıtma Tesisleriyle İskenderun Demir Çelik Fabrikası için kredi almak maksadıyla Washington'a gidip de eli boş dönmesi üzerine Moskova'ya yönelmesidir.
-12 Mart 1971 Muhtırası'nın arkasında ABD vardır. Halkın seçtiği hükûmet, istifaya mecbur edilmiş, CHP milletvekili Nihat Erim, partisinden alınarak yakasına "tarafsız" rozeti takılmış, "Teknokratlar Hükûmeti" adı verilen kabineyi içeriden murakabe etsin diye Atilla Karaosmanoğlu, para işlerine bakan Başbakan Yardımcısı olarak Dünya Bankasından Türkiye'ye yollanmış, bir gecede "bîtaraf yapılan" Başbakan Nihat Erim'e köylümüzün ekmek parası olan ve asırlardır ektiği fakat ülkemizde asla uyuşturucuda kullanılmayan haşhaş ekimi yasaklatılmış, Başbakan Erim, Washington'u ziyaretinde Başkan Richard Nixon tarafından askerî merasimle karşılanmıştır. Bu karşılamaya dair fotoğraf Beyaz Saray'ın Ziyaretçi Merkezi'nde/Visitor Center'de teşhir edilmektedir. Hâlbuki daha evvel ve daha sonra da Washington'ı ziyaret eden Türk başbakanları vardır. 
-12 Eylül 1980'i devrin Pentagon yöneticilerinin "bizim oğlanlar Ankara'da darbe yaptılar" diye Amerika’ya duyurduğu herkes tarafından bilinmektedir.
-28 Şubat 1997 Cunta darbesi de halkımız tarafından yüzde yüz ABD eseri olarak kabul edilmektedir.
-15 Temmuz 2016'te yapılan FETÖ/PDY darbe teşebbüsünün arkasında CIA'nın olduğunu mevcut ABD Başkanı Donald Trump ilân etmişti.
-19.06.1988 tarihindeki ANAP Büyük Kongresi'nde Kartal Demirağ'ın Başbakan Turgut Özal'a silahlı suikast yapması yine Türk milleti nezdinde Amerika aleyhine bir şüphedir.
- 1990'lardaki faili meçhullerle Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, daha sonra Muhsin Yazıcıoğlu ve daha birçok cinayette CIA'nın parmağı olduğu, FETÖ gibi taşeron örgütleri istihdam ettiği Türk milletinde bir şüphedir. "Çekiç Güç" başlı başına bir muammadır.
Darbeler tarihi, mufassal şekilde yazıldığında bütün gerçekler ortaya çıkar.
Ne var ki oralarda kalınmadı:
Günümüze geldiğimizde ABD, akla ziyan bir tutumla bu defa Türkiye düşmanı, bölücü PKK/PYD'yi de kendine müttefik seçti. Ankara'ya rağmen bu örgüte yüzlerce tır dolusu ağır silah ve mühimmat hibe etti ve ediyor. Bunları Kuzey Irak'tan, Hayfa’ya petrol hattı açmak, ona zemin hazırlamak maksadıyla burada taşeron bir Kürt devleti kurmak için yaptı. Fakat orada da kalınmadı; Kuzey Irak'ta Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü tehdit edecek olan bir başka Kürt devletinin kurulması için durup dururken bağımsızlık referandumu tertipletti. Yine bitmedi; ABD konsolosluklarında çalışan ve haklarında casusluk şüphesi bulunan bazı Türk vatandaşları hakkında emniyet ve adli makamlarımız takibat başlatınca Washington, bu kimseleri kurtarmak için iki devletin münasebetlerini bozma pahasına vizeleri askıya aldı. Şimdi onlara "bizim adamlarımız" diyor. Bir başka devlet vatandaşları hangi sadakatinden dolayı Amerika'nın adamı olur?
Türkiye'nin 20'li yaşlardaki solcu gençleri, 1970'lerde Amerika ve 6. Filo aleyhine "kahrolsun Amerika!" diye sokaklarda yürürken, onların karşısında yer alan gençler "Komünistler Moskova’ya!" diye bağırıyordu. Bu ülke bu yüzden 5 bin gencini toprağa verdi.
Süper Güç veya Cihan Devleti olmanın olmazsa olmaz şartı adil olmaktır. Resmettiğimiz facialar tablosunda adalet yoktur, vefa yoktur, insaf yoktur. Bugün ABD'de bir iktidar ve hükûmet etme dağınıklığının yaşandığını Amerikalılar kabul ve ifade ettikleri gibi bütün dünya da görüp söylemektedir. CIA, FBI, Pentagon, Hariciye, Beyaz Saray... her biri ayrı ABD'dir. Türkiye'den gelecek yeni ziyaretçi vizelerinin askıya alınmasını Donald Trump herkesle beraber duymuş olabilir.
Bütün bu hata, vebal ve facialar İsrail uğrunadır.
Washington, İsrail'i koruma adına dünyada kötü Amerikalı rolündedir. Amerika, aslında İsrail ve Büyük Britanya vesayeti arasında 4 Temmuz İstiklal Günü’nü kutlamaktadır. 
Vize veya başka bir kriz, ne Türkiye'ye ve ne de Amerika'ya bir şey kazandırır. ABD, Türk milletini ve onu idare edenlerin hissiyatını anlamalıdır. Memleketimiz 15 Temmuz'da kanlı bir saldırıya, bir işgal teşebbüsüne maruz kaldı. Biz, Amerikalı aranan kişileri misafir etsek, saklasak, gizlesek doğru olur mu? Hiç vakit kaybetmeden bu yanlıştan ve her yanlıştan dönülmelidir.
Demek oluyor ki; ABD'nin 27 Mayıs 1960'tan yaşamakta olduğumuz şu vize bunalımına kadar Türkiye'ye dair hemen her tasarrufu, kasıt yahut kusurlarla doludur. Bu kadar adaletsizlik, bozukluk bir büyük devleti küçültmeye yeter de artar bile.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.