SOÇİ ZİRVESİ

A -
A +
Tarafların bir ay evvelki Soçi buluşmaları, Rusya Federasyonu’nun PYD’yi de zirveye davet etmesine Türkiye’nin kararlı ve tavizsiz muhalefeti üzerine akamete uğramıştı. Zirve, bugün yine Rusya’nın Soçi şehrinde yapılmakta. Zirvenin yapılmasındaki zâhiri maksat yahut niyet, mahvu perişân olan Suriye’de iç savaşı bitirip sulh ve huzuru tesis etmektir. Bir başka ifadeyle okyanus ötesinden kopup gelen Arap Baharı adlı kasırganın yaptığı tahribatı bölge devletleri kendi aralarında anlaşarak tamir etmek istemekteler.
Suriye’deki iç savaşa müdahil bölge devletleri, Türkiye, Rusya ve İran’dır.
Bugün Soçi’de bu üç devletin devlet başkanları, Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhanî buluşmaktalar. Toplantıya bir ön hazırlık için her üç devletin dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu, Sergey Lavrov ve Cevad Zarif birkaç gün evvel Antalya’da toplanmışlardı. Bir ay evvelki toplantıyı akamete uğratan ihtilaf, Antalya’da yapılan Bakanlar toplatısında da aşılamadı. Rus Dışişleri Bakanı "YPG’nin de masada yer alıp almayacağını başkanlara bırakalım" dedi ve toplantı öylece bitti...
Ortak niyet, Suriye’de barış ve huzuru tesis etmek gibi insani bir hedef olsa da her tarafın kendine göre ayrıca niyet ve hedefi olduğu için mevzubahis zirvenin akıbeti meçhuldür.
Rusya, Esad rejiminin hamisidir. Nitekim Beşar Esad, önceki gün Rusya’daydı. Putin’le 4 saat görüştü ve desteğinden dolayı teşekkür etti. Bu görüşmenin Soçi Zirvesi’nin hemen öncesinde yapılması tesadüf değildir. Rusya için Suriye, Akdeniz’le sıcak denizler kapısı demektir. Arap Baharı, Rusya’ya yaramış; Suriye’deki üs sayısını ve Akdeniz’deki gücünü çoğaltmıştır. Diğer taraftan YPG ile de iyi geçinmek istemektedir. Moskova’nın tâ SSCB döneminden beri bölge komünistleriyle Bekaa Vadisinden başlayıp Şam’a kadar uzanan süreçte sıkı yakınlığı vardır. Moskova, her ihtimale karşı hatta Şam’da hangi idare olursa olsun onlara ve daha da gerçeği bölgenin diğer devletlerine karşı eski yoldaşlarını tetikçi olarak elinin altında tutmak istemektedir. Diğer yandan; YPG aynı zamanda Washington için kullanılacak bir savaş malzemesidir. ABD onu devletleştirmek istemektedir. ABD devletleştirmek isterken Moskova, eski yoldaşı Marksist-Leninist bu örgütü Tahran veya Ankara’nın hatırına darıltmak istemez.
İran’a gelince; İran’ın Esad’la Şia/Nusayri yakınlığı vardır. ABD’nin Körfez harekâtları gibi Arap Baharı safsatası İran’a da yaramıştır. Körfez Harekâtı’nın da Arap Baharı’nın da iki kârlısı Rusya ve İran’dır. İran, Basra Körfezi, Aden Körfezi, İskenderun Körfezi üçgenindedir. Yemen’de Husiler’le, Lübnan’da Hizbullah’la, Irak’ta Haşdi Şabi ile ağırlığını koymuştur. Tahran, Esad’ı küstürmek istemez. Bu sebeple masada zikzaklar çizmesi kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye için Irak gibi Suriye’nin de toprak bütünlüğü esastır. Ankara, Kuzey Irak ihtilafını Bağdat yani merkezî Hükûmetle anlaşarak çok rahat şekilde çözdü. Ancak aynı şansa Suriye’de sahip değil. Hâlbuki Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması Türkiye’nin asla kabul etmeyeceği bir sonuçtur. Tahran, olayın bu tarafında Ankara ile beraberdir. Kuzey Irak’ta da Ankara ile olduğu için netice rahat alınabildi. PYD ile hedef alınan dört merhaleli bir plandır. Birinci merhalede Kuzey Suriye’de bir devletçik kurulacak, bunu Kuzey Irak takip edecek ve ardından İran ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünün parçalanması gelecek. Böylece ‘Büyük Kürdistan’ doğacak bilahare o da yerini ‘Büyük İsrail’e bırakacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yırtacağız!!!’ dediği, tasavvur edilen bu haritalardır.
Washington, Soçi’de yoktur. Ama çok yakından takip ettiği bellidir.
Soçi Zirve’sinin toplanıp-toplanamayacağına gelince:
Moskova, PYD’yi ‘kenarda bekle, sabırlı ol!’ diye ikna edecektir. PYD/PKK Soçi’de olsa bile masada olmayacaktır. Ancak, hemen ilk celsede tarafların ittifak edip tebrikleşerek masadan kalkmaları da mümkün görünmüyor. Moskova, yalnızca PYD’nin değil, Esad rejimi’nin de  mümessilidir. Moskova, Soçi veya Suriye’de yapacağı bir hatanın ABD’ye yarayacağını çok iyi bilmekte. Devler Harbi’ndeyiz; Ankara, kararlı ve tavizsiz siyasetine devam etmelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.