TÜRKİYE, YÜZÜNÜ DOSTA DÖNER!

A -
A +
ABD/Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sn. Donald Trump, geçen hafta BTC/Büyük Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a telefon ederek Amerika’nın bugüne kadar PYD’ye silah vermesinin  "saçmalık" olduğunu, bundan böyle silah verilmeyeceğini söylemişti..
Ancak; O’nun bu teminatı vermesinin hemen ardından Pentagon/Amerikan Savunma Bakanlığı, aksine adı geçen örgüte silah yardımı yapmaya devam edileceğini açıkladı. Bu açıklama, dünyada hayretle karşılandı ama şaşırtmadı. Çünkü bu ülkede Başkana rağmen aykırı seslerin çıkması ilk defa yaşanmıyordu. Donald Trump’ın işbaşına gelmesinden sonra benzer birçok misali görülmüştü.  
Amerika, bugün yönetim anlamında çok başlılık sergilemekte. Beyazsaray, Pentagon, Hariciye ve CIA’nın her biri ayrı Amerika. O yüzden "Amerika" dendiğinde "hangi Amerika?" diye sorulmakta.   
Bu Amerika’da Pentagon sözcüsü bir açıklama daha yaptı. Dediği şu: "Bölgede istikrarı kurmak ve DEAŞ’ın dönüşünü engellemek için PYD ile iş birliğimiz devam edecek." Pentagon sözcüsü, bir terör örgütüne atıfla bunu derken Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Ankara-Moskova-Pekin-Tahran yakınlaşmalarının konuşulduğu Wilson Center adlı düşünce kuruluşunda  "bir NATO müttefikimiz olarak Türkiye’den ittifakın ortak savunmasına öncelik vermesini istiyoruz. İran ve Rusya, Türk milletine Batı toplumlarının sağladığı iktisadi ve siyasi faydayı temin edemez" değerlendirmesini yaptı. Sn. Bakanın "ittifak" dediği NATO’dur. Dil altından Türkiye, ittifak mükellefiyetini ihmal etmekle itham edilmektedir. Bu safhanın bir adım sonrası Türkiye’nin NATO üyeliği sorgulanmasıdır.
Nitekim bu konuşma, ekranlardan "Amerikan dışişleri bakanı Türkiye’den yüzünü kendilerine dönmesini istedi’’  diye verildi.
Bu konuşmaların veya itiraz ve ikazların Sn. Kılıçdaroğlu’nun birtakım iddialarla donatılıp kameralar önüne çıkmasıyla Rıza Sarraf’ın sanık sandalyesinden şahit sandalyesine geçmesine denk gelmesi ilginçtir. Bu eş zamanlı gelişmeler, önümüzdeki günlerde daha fazla konuşulur. Türk devlet adamlarının "Sarraf Davası"nın Türkiye için bir kumpas olduğuna defalarca dikkat çekmeleri boşa değildi. Kumpasın ne olduğu yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. 17/25 Aralık’ta İstanbul’da, Ankara’da gerçekleştirilemeyen "Yargı Darbesi",  bu defa dâvânın "Atilla Davası" adını almasından sonra uluslararası bir yargı darbesine dönüşme tehlikesi belirmiştir. Rıza Sarraf’ın iddianameyi doğrular mahiyette şahitlik yapacağı öne sürüldüğü gibi Halk Bank sanık genel md yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın avukatının da müvekkilini müdafaa ederken ismi geçen bankanın o günkü  genel müdürünün Rıza Sarraf’tan rüşvet aldığı ve bunları üst makamlara ayakkabı kutularında gönderildiğini söylediği ileri sürülmektedir. Eğer ortaya çıkan bu haberler sahih ise FETÖ tezgâhıyla 17/25’in intikamının alınmakta olduğu söylenebilir. Devamında 17/25’te haklarında dava açılmak istenmiş olan eski bakanlar hakkında dava açılabilir. Davalar açılır ve kırmızı bülten çıkartılır. Bu birinci kademedir. İkinci kademede de 15 Temmuz’un intikamı yoluna gidilebilir.
Sn. Başbakan Binali Yıldırım, Londra dönüşünde haklı olarak bizim muhatabımız Amerikan Başkanıdır dese de belki Başkana ve hatta belki Amerika’ya rağmen ne FETÖ ve suçlular ve ne de Rıza Sarraf ve diğer sanık Türkiye’ye teslim ediliyor. Hâlbuki sanık, suçun işlendiği yerde muhakeme edilir. Ayrıca onların tamamı Türk vatandaşıdır.
Bütün bunlar olur yani, PKK/PYD’ye silah sevkiyatı devam eder ve verilmiş silahların geri alınıp-alınmayacağı hiçbir kayda bağlanmaz ve FETÖ ve Sarraf Davası sanıkları iade edilmezken Ankara’ya yapılan bu NATO nasihatini yadırgamamak mümkün değil.
Türkiye, Müslümandır, nevi şahsına münhasır bir devlettir. Fakat Türkiye, batılı bir devlettir. Kavimler göçünden bu yana batıya doğru yol almaktadır. Biz, atalarımızın Gazi Süleyman Paşa komutasında 1350 başlarında sallarla Rumeli’ye geçmesinden beri de Avrupalıyız.
Memleketimiz bir berzahtadır/geçittedir; ecdadımızın bu toprakları vatan tutması onların kerametidir. Böyle müstesna bir yerde olmak itibariyle uzak-yakın büyük devletlerle münasebetlerimiz olmaktadır. Onların hepsiyle eşit seviyedeyiz ve eşit uzaklıktayız. Ortaklık, dostluk, müttefiklik, silah arkadaşlığı biz Türkler için çok değerlidir. Biz, dostlarımızı ne harcar ve ne de satarız. Yeri gelince dostlarımız uğruna ölürüz Güney Kore’nin Pusan Şehrinde yatan 1.200 Mehmetçik bunun isbatıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.