ZAMANIN RUHU

A -
A +
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, dünkü pazartesi akşamı Ankara’ya geldi. Bizden önce Şam’daydı, bizden sonra Kahire’de olacak.
Sn. Putin, Moskova-Ankara-Şam-Kahire arasında mekik diplomasisi yürütmekte.
ABD devlet Başkanı Donald Trump’ın çıkarttığı kargaşa bütün gözleri Kudüs’e çevirmişken Rusya Devlet Başkanı'nın Türkiye’ye geleceği haberi, tam bir sürpriz olmuştu. Ankara’dan sonra Kahire’ye gideceği haberi ikinci sürprizdi, Ankara’dan evvel Şam ziyareti üçüncü sürpriz oldu. Şayet doğru ise cephedeki Rus ordusunu Suriye’den çekmesine de “dördüncü sürpriz” denebilir.
Vladimir Putin, Şam’da dün Beşar Esad’la bizde de Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü. Bu görüşmelerin hemen ardından da Kahire’de Sisi ile bir araya gelecek.
Sn. Erdoğan ve Sn. Putin riyasetindeki Türkiye-Rusya masasının gündem zaptında bir numarayı Kudüs teşkil etmektedir. İki numarada TSK’nın Afrin müdahalesi vardır. Rusya, askerini geri çekerken Türkiye’nin müdahalesini mi kolaylaştırmak istemektedir? Bu suale yekten “evet” demek kolay değildir. Şu sebeple ki PYD/YPG sadece Washington için değil, Moskova için de hin-i hacette/lazım olduğunda kullanılacak malzemedir.
Kudüs ve Afrin, Ankara zaviyesinden bir ve iki numaralı maddelerdir. Moskova için de Kudüs bir numaradır. Fakat Moskova’nın iki numaralı maddesi Ankara’yla Şam’ı ve Ankara’yla Kahire’yi yani bir anlamda Erdoğan’la Esad’ı, Erdoğan’la Sisi’yi barıştırmaktır.
Bunlardan Putin’e ne?
Çok yönlü sebepler mevcut:
Rusya’nın Türkiye ile yüksek düzeyde ticari, mali, turizm, inşaat ve enerji gibi iş birlikleri vardır. Aynı Rusya’nın 1970 başlarında Hafız Esad’ın Moskova destekli olarak Suriye’nin başına darbeyle musallat olmasından beri Suriye ile de çok yakın münasebetleri bulunmaktadır. Mısır’la münasebetleriyse Cemal Abdünnasr’ın Moskova destekli Arap sosyalizmi arayışlı bir darbeyle işbaşına geldiği 1950 ortalarına kadar dayanmaktadır.
Rusya, SSCB’nin 1989’da çökmesinden sonra süper güç olmaktan düşmüştür. Rusya, her ne kadar Putin’den itibaren ABD’nin Orta Doğu'da uğradığı hüsranları kendi lehine çevirip fiilen ikinci süper güç mevkiine yükselmişse de bu durum, henüz birinci lig sicil muhafızlığınca tescil edilmemiştir.
Bu tescil, Moskova’nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yla kuracağı ahenkli ve samimi çalışmalarla olur. Bu da ortaklar arasında niza/geçimsizlik yaşanmamasına bağlıdır.
Soçi Zirvesi’ne nazaran yapılacak bir seçimle Beşar Esad, zaten gidecektir. Dolayısıyla onunla küslük ve barışıklık söz konusu değildir. Diğer yandan; Türkiye’nin Kudüs ve Filistin’e karadan yakın olma ihtiyacı vardır. Bundan dolayı Putin’in Ankara-Şam arabuluculuğu olumlu bir netice getirebilir. Fakat aynı olumlu rüzgârın Ankara-Kahire arasında esmesi çok zor görünüyor. Esad, şöyle-böyle de olsa seçimle işbaşına gelmişti. Abdülfettah Sisi ise Batı'nın desteğiyle darbe yapıp meşruiyetini sandıktan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirerek iktidar gaspı etti. Bundan dolayı en iyimser tahmin, vaziyetin daha kötüye gitmemesi için münasebetlerin askıya alınması görülmektedir.
Bütün bunların içinde en sıcak madde şüphesiz ki Kudüs’tür. Trump, mevzuat ve taraflar mukavelelerini hiçe sayarak keyfî bir kararla Kudüs’ü İsrail’e peşkeş çekmiştir.
Ortodoks Putin ve Sünni Erdoğan müzakerelerinden ABD/Trump ve İsrail’i güçlü bir şekilde kınayacak bir sonuç bildirisinin çıkacağı bellidir.
Merak edilen adımsa şudur:
Türkiye ve Rusya’nın İsrail’e ticaret başta olmak üzere hangi müeyyideleri uygulayacağıdır?
Ezcümle Sn. Trump ve Amerika, Orta Doğu ve Afrika’da itibar kaybederken Sn. Putin ve Rusya itibar kazanmaktadır.
Putin, işlerini yaparken bir vakitlerin NATO muadili olan ve artık ismi-esamesi kalmamış bulunan Varşova Paktı’na dayanmadı, dayanmıyor. Amerikan başkanlarıysa NATO’yu yedek ordu gibi kullanmaktalar.
Washington’a Glasnost/açıklık zaviyesinden bir şey denmese de “perestroika/yeniden yapılanma, ne zaman?" diye sorulabilir.
Liderlerin de payitahtların da zamanın ruhunu okuma gibi bir mecburiyetleri vardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.