KAHRAMANLIĞI AŞAN YİĞİTLER!

A -
A +
Bu millet, İslâmla şereflendikten bu yana şehidliğe sevdalıdır. Bugün de Afrin’de şehidler veriyoruz, gazilerimiz oluyor. 20’li, 30’lu yaşlardaki o aslan delikanlıların yaptıkları ortada. O yiğitlerin amelleri üzerine bir şey demeye gerek yok.
Onlar, hayatlarıyla, kanlarıyla, yürekleriyle destanlar yazıyorlar. Bazısı şehadet şerbeti içip ebediyete göçüyor, bazısı gazilik mertebesine yükseliyor.
Şehidler, can verirken acı duymazlar. Kur’ân-ı kerîmin haber vermesiyle biliyoruz ki onlar, ölü değil, diridirler lâkin biz onları göremeyiz.
Gaziler, yükseldikleri mertebe için şükrediyorlar.
Gazilik rütbesi, dünya rütbelerinin üstünde.
Şu var ki yiğitlerimiz, şüheda ve guzzat’tan-şehidler ve gazilerden ibaret değil. Bir de cephe gerisi var. Hâne var. Hâne halkı var. Onları dünyaya getirip büyüten ana-babalar, cepheye uğurlayan eş ve kardeşler var.  Aslan gibi evlâdını, körpecik yaşında toprağa veren ana-babalardan, nişanlı kızlarımızdan, eli kınalı gelinlerimizden, kardeşlerden feryad-ü figan eden, kendini yerlere atan, isyan eden, devlet idarecilerine içerleyen bir tek kişi gördünüz mü?
Aksine, gazilerimiz hamd etmekte, şehid yakınları, şehid ana-babaları, eşi, kardeşi  şükretmekte ve  bizi de askere alsınlar, biz de şehid olmak istiyoruz, her kula nasip olmaz ben şehid babasıyım, anasıyım, eşiyim… demekteler. O ter-ü tâze eşler, bir taraftan yavrucaklarını kucaklarken bir taraftan Allah’a hamd etmekte, devlete, millete teşekkür etmekte.
Baba konuşuyor sanki bir dev. Aslan parçası oğlunu şehid vermiş ama neredeyse bayram edecek. İnanılmaz bir vakar ve tevekkül ve teslimiyet. Ana, ondan da yiğit, içten gelen konuşmasıyla tüyler diken diken olmakta. Şehidin bacısı konuşuyor ki parmak ısırtmakta.
Bu nasıl bir yüksekliktir?
Bu yürekleri besleyen cevher nedir?
Ana, baba, eş, yetim ve kardeşlerdeki bu ahlâk, nasıl bir ahlâktır?
Onlardan hiçbiri şehidlik kursuna gitmedi, kahramanlık dersi almadı!..
Fakat onların kalbi aile ocağında,  Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- muhabbetiyle doldu, Allah aşkıyla nakışlandı, iradeleri çifte su verilmiş çeliğe döndü.
Türk’ün evi, mekteptir!
Gazi konuşuyor ve sanki deryalar coşuyor.
Çünkü samimi, çünkü riyâsız; o, dediklerini yaşıyor.
Şükür ki, hamd ki artık cepheye gitme zarureti doğunca bu milletin içinde “ne yapalım vîrân olası hânede evlâd-ü î’yal var!” diyen sünepeler çıkmıyor. Bir destanı,  milletçe yazıyoruz. Silah fabrikalarımız harıl harıl millî silahımızı îmâl ediyor, borsa coşuyor, iş adamı yeni yatırımlar yapıyor, muhabirler cepheyi aşkla  ekrana taşıyor, gazimiz hiçbir eksiğimiz yok sadece dua edin diyor, şehid babası, anası, bacısı, kardeşi, eşi biz de varız diyor, gençler sıra sıra dizilip askere gitmek istiyor, ablalar, halalar teyzeler Mehmetçik için sofralar donatıyor. Bu hikâye, hududun öte yakasıyla bu yakasının, bir asırdır ayrı düşmüş bir yüreğin iki parçasının hasret kucaklaşmasının hikâyesidir.
Bugün günlerden cumadır.
Dua vaktidir.
Aşrı şerifler, Yâsinler, Fetih Sureleri, hatmi şerîfler, toplanan dualar, şehidlerimiz, gazilerimizle arkada kalan sabır âbidesi yakınları  içindir.
Bunlar, bu yiğitler, cephedekiler ve cephe gerisindekiler.
Hepsi, kadını erkeği, yaşlısı genci hepsi…
Kahramanlığı aşan yiğitlerdir.
Onlardan bazı bahtlılar, kahramanlığı aşıp şehidliğe gittiler.
Bazıları, gaziliğe yükseldiler.
Bazıları, onların evlâdı, eşi, nişanlısı, kardeşi anası-babası olma bahtiyarlığına erdi.
Cephe ve cephe gerisinde vaziyet şudur:
Bir kısmımız şehid olmaktayız  çoğumuz, şehidliğe hasret çekmekteyiz.
Kahramanlığı aşan yiğitlere selâm olsun.
Onların hakları ödenmez.
Asla ödenmez!..
Bir asır evvel, yiğit dedeleri o toprakları kanlarıyla sulamıştı.
Şimdi  yiğit torunlar, aynı toprakları kanlarıyla sulamakta.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.