İTTİFAK, İSTİKRARIN TEMİNATIDIR!

A -
A +
Her şerde bir hayr vardır.
Eğer; 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşanmasaydı Yenikapı Ruhu doğmayacak ve AK Parti ve MHP iki ayrı parti olmanın tabii gereği zannıyla belki ülkenin hayati kıymetteki mes’elelerinde bile arzu edilir çapta dayanışmaya gidemeyecekti. Hâlbuki vatan müdafaası mecburiyeti doğunca birbirlerini tanıdılar. Böylece o günlerden bugünlere gelindi...
Buradan çıkan ders şudur ki insan veya toplum, bir şerle karşılaştığında yıkılmadan, ümidini kaybetmeden şerdeki hayrı ve şerri ve hayrı, bir yaratanın var olduğunu düşünerek ayakta kalabilme dirayetini göstermelidir.
Bugün artık millî ittifak yerine “Cumhur İttifakı” adını alan AK Parti-MHP ittifakı, parti temsilcilerinden meydana gelen komisyon tarafından üzerinde çalışıldıktan sonra komisyon başkanları tarafından Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli’ye götürülmüştü. Liderlerin el sıkışmasıyla iki parti, dün Sn. Binali Yıldırım ve Sn. Devlet Bahçeli imzalarıyla TBMM başkanlığına 26 maddelik bir kanun teklifi verdi. Bu teklifin kanunlaşmasıyla partilerin seçimlerde iş birliği yapmalarına mani bir hâl kalmayacaktır. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve ilgili kanunlarda değişiklikler yapılacaktır.
Süreç, kanun teklifi ve ittifakın seçimlerde işleyiş biçimi ortadadır. Meçhul bir teknik taraf yoktur. Şimdi üzerinde durulması gereken Cumhur İttifakı’nın hangi faydalara yol açacağıdır:
-Evvela partilerde bir üslup değişikliğine sebep olacağı umulur. Eskiden olduğu gibi baştan sona karalama yapmak yerine seçici davranılacak ve mülakat kapısı aralık kalacaktır. Nitekim Sn. Kılıçdaroğlu’nun Afrin harekâtını -yalnızca orduyu bile olsa- tebrik etmesi, ABD ile aramızdaki ihtilafta hükûmetimizi haklı bulması Cumhur İttifakı’nın yönlendirici tesirleridir diye düşünüyoruz. Bazı az rey almış partilerin de zikredilen ittifakta yer almak için müracaat etmeleri de bu havadan dolayıdır. Kaldı ki kanun teklifine göre bir parti birden fazla partiyle de ittifak edebilecektir.
İkinci fayda ise birinciden de önemlidir. İttifak sebebiyle her seçimden yüzde 50’nin üstüne bir rey yüzdesiyle çıkılacağından siyasi istikrar sarsılmayacaktır. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için noter değil de YSK’nın devreye alınması da istikrar kaygısından olsa gerek.
İstikrarın devam etmesi yabancı sermayenin gelmesi, iç ve dış yatırımın devam etmesi ve iç ve dış güvenin devam etmesi demektir.
Bundan böyle Türkiye, hükûmet kuramama ve meclis başkanını seçememe talihsizliklerine düşmez. 12 Eylül darbesinin kendine meşruiyet sebebi saydığı iki hadiseden biri sokaktaki kaos, anarşi ve ölümler, diğeri de aylar geçtiği hâlde TBMM’nin başkanını seçememesiydi.
15 yıldır böylesi menfilikleri yaşamadık. Ancak her zaman bir partinin güçlü bir şekilde iktidarda olması mümkün değildir.
4 Kasım 2019’da Türkiye, yeni bir sabaha uyanacaktır. TBMM kendi işine bakacak, Cumhurbaşkanı başkanlığında işleyecek Cumhurbaşkanlığı sistemi de icra kuvvetini çalıştıracaktır. Kabine, muhtemelen 4 Kasım öğlende veya en geç akşamında ilan edilebilir.
Diğer partilerin de zaman içinde ittifaka gitmeleri muhtemeldir.
Şöyle de bakmak mümkündür:
Kurulan Cumhur İttifakı ve bu ittifakın teminat altına aldığı istikrar, köprüler, hava meydanları, Kanal İstanbul, ekonomideki sağlamlık ve Fırat Kalkanı’yla Afrin destanı ve benzeri başarıların siyaset ikliminde kalıcılık kazanarak devlet hayatına mal olmasıdır.
Cumhur İttifakı, 2023 Büyük Türkiye takvimi öncesinde atılan iyi bir adım olmuştur. İstikrar olmayan devletlerde ya büyük ufuklar olmaz veya büyük ufuklar olsa bile hayalde kalır.
Yazının başında neyi hatırlatmıştık?
-Her şerde bir hayr vardır!
Bu ittifak o şerden doğdu.
Sadece o da değil:
Eğer; 15 Temmuz darbe teşebbüsü olmasaydı TSK temizlenmeyecek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı başarıları elde edilemeyecekti.
Taş gibi bir gerçek daha var:
FETÖ örgütünün niyet ve mahiyeti öğrenilemeyecekti.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.