TÜRKİYE, RUSYA, İRAN

A -
A +
İnsansız hava araçlarında İsrail’e mecbur kalmamızı isteyen zihniyet, nükleer enerjiye geçmeyelim diye de elinden geleni yapmıştı… Bunlar  -aramızdaki yabancı- Gezici’lerden başkası değildi. Saf vatandaşları, temiz köylüleri kandırarak taahhütlerinin karşılığını vermek istiyorlardı. Şu var ki çağımız dünyasında nükleer enerjiye sahip olmadan hiçbir devlet, büyük devlet olamaz. Bugün her önde gelen devlet, nükleer santrale sahip. Barajlar nasıl geçen asrın ileri teknolojisi idiyse nükleer enerji de bugünün ileri teknolojisidir. Biz, bu yolda geç bile kaldık. 1960-1980, 1990-2003 arasını koalisyonlarla heba eden Türkiye, zayıf iktidarlarla devâsa hedeflere yürüyemezdi. Metro ile ulaşımda bir telafi seferberliğinde olduğumuz gibi nükleer santraller konusunda da seferberlik başlamalı.  Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali bunun öncü teşebbüsü olabilir. Adı geçen santral, Türk-Rus ortak eseri olacaktır. Bunu söyleyince geçen asrın en önemli sanayi tesislerimizden olan İskenderun Demir Çelik Fabrikasıyla, İzmir Aliağa Rafinerisi’ni hatırlamamak mümkün değil. Onları da Ruslarla  yapacaktık. Bundan dolayıdır ki Başvekil Adnan Menderes ve iki Bakan canlarından oldular. Hâlbuki o zaman S-400 de alınmıyordu. Nihayetinde bir fabrikayla bir petrol arıtma tesisi kurulacaktı. Buna rağmen bu tesislerin açılışını yapmak merhum Menderes’e değil, Başbakan Süleyman Demirel’e nasip olmuştu. Tesisler, faaliyete geçti ama sokaklarımız karıştı. 10 küsur yıl devam eden sol-sağ kavgalarında 5 bin genç  kaybımız oldu. O sıralarda bir taraftan da ilk Boğaz Köprüsü/Şehidler Köprüsü yapılıyordu. Gezi Zihniyeti, yahut geri zihniyet, şiddetli bir muhalefetle  köprü yapılmasına karşı çıkmaktaydı. Aynı zihniyet 1950’lerde de Vatan Caddesi’nin açılmasına karşı çıkmıştı. Bu caddeye “hayır” diyen CHP  reis-i umumisi İsmet İnönü’ydü. Asma köprüye hayır diyense “yeni” yamalı CHP genel başkanı Bülent Ecevit’ti. 12 Mart 1971 Muhtırasıyla istifa etmek zorunda kaldığı için Boğaziçi Köprüsünü  Başbakan Demirel açamadı. Köprü’nün kordelasını  Cumhurbaşkanı F.S. Korutürk, kesti… O günler geride kaldı. Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Marmaray’a, İstanbul Kanalı’na nükleer santrallere karşı çıkan FETÖ güdümlü Gezi Zihniyeti’nin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Kendilerine güveniyorlarsa ağaçtır, yeşildir, çevredir, kirlenmedir… gibi sözlerle  Taksim’e, Kızılay’a vs. çıksınlar!.. Akkuyu santrali, tek başına bütün İstanbul’un yani 25 milyonluk bir şehrin elektriğini karşılayacağı gibi 3500 kişi de burada iş sahibi olacak. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, santralin temelini birlikte atacaklar. Rusya Başkanıyla İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bugün ve  yarın Türkiye’de olacaklar. Bu zirvede Türkiye-Rusya münasebetleri, UDİK/Türk-Rus Üst Düzey İşbirliği Konseyi  çerçevesinde enerji alanındaki müşterek stratejik projelerle ikili ticari ve iktisadi ilişkilerin durumu, Suriye mes’elesi ve dünya gündeminin önemli maddeleri ele alınacak. Ankara Zirvesi, Soçi ve Astana Zirvelerinin devamıdır.  İki günlük zirvede liderler, ikili ve üçlü görüşmeler yapacaklar. İran’la da görüşeceğimiz maddeler, nükleer enerji hariç Rusya ile  yapacağımız görüşmeyle hemen hemen aynıdır. Suriye, Doğu Guta, Tel Rifat, Menbiç, Sincar, Kandil masadaki mevzulardır. Diğer taraftan İsrail’in Filistin’in Toprak Günü’nde sivilleri katletmesi tarafımızdan mutlaka masaya getirilecektir. ABD-Rusya diplomat gönderme krizi, S-400’ler ve Washington’un  Patriot füzesi satma teklifi de bir nebze de olsa görüşülür. Ankara-Tahran müzakerelerinde konu, Suriye,  Suudi Arabistan, İsrail ağırlıklı olur. Ankara, Menbiç, Sincar ve Kandil müdahalelerimiz için her iki devletten dostluğun devamını bekleyecektir. Rusya’nın Suriye, İran’ın da Irak ve Suriye üzerinde etkisini unutmamalı. Bu sebeple ateşkesin devamı veya yenilenmesi ve ardından seçim yapılıp Beşar Esad’ın gönderilmesi de bir kere daha gündemde yerini alabilir. İbn Haldun diye anılan  büyük sosyolog Abdurrahman bin Muhammed Hadremi, “coğrafya kaderdir” der. İnsan, kaderini tayin edemediği gibi esasında yaşayacağı toprağı da tayin edemez. Bu sebeple aynı toprağı paylaşan komşuların, iyi komşuluk münasebetleri içinde olmaları gerekir. Şu müzakere maddelerinden bazıları liderler seviyesinde, bazısı dışişleri bakanları seviyesinde veya hey’etler arasında görüşülecektir. Bu iki gün içinde veya devam eden günlerde ama muhakkak görüşülecektir. Türk milletinin Sn. Putin ve Sn. Ruhani’den beklentisi tek bir şeydir. İtimad, güven. İtimadımızın sarsılmamasını bekliyoruz. Bu iki devletle asırlar boyu kanlı ihtilaflarımız oldu. Onlar dünde kalmalı. Bugün Türkiye, dünkü Türkiye olmadığı gibi Rusya ve İran’a bakış da dünkü bakışlar değildir. Dostça bakıyor, karşılığında da samimi dostluklar bekliyoruz. Biz, meşru müdafaa yaparken, terör ve arkasındakilerle mücadele ederken  dostlarımız tarafından acaba yarı yolda bırakılır mıyız? diye vatandaşımız bugün bile  şüphe içindedir. Bu şüphe yok edilirse bölgenin üç büyük devleti, çok kıymetli işlere imza atabilir. Akkuyu onlardan biridir, İran gazı öyle, İpek Demiryolu keza öyle. Bakalım; göreceğiz. İnşallah; hiçbir zaman hayal kırıklığı yaşamayız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.