DOĞU GUTA; İNSANLIĞIN BİTTİĞİ YER!

A -
A +
Doğu Guta’da olup-bitenleri anlatmaya gerek yok. Neler yaşandığını televizyonlar vermekte. Doğu Gutalı Müslümanlar, canavarların önüne atılmış arenadaki köleler gibi. Vahşi canavarlar, mazlumları parçalarken 7 milyar dünyalı da onları seyretmekte. Doğu Guta için söylenecek her şey söylendi. Konuşulacak her şey konuşuldu.
Fakat yapılacak her şey yapılmadı.
Doğu Guta insanlığın bittiği yer.
Vicdanın tükendiği yer…
Suriye’yi gasbetmiş "rejim" denen haydut idare, üç gün önce Doğu Guta’ya yani çocuklara, kadınlara, sivillere bir kere daha kimyevi silahlarla saldırdı. Bu nâmert saldırı bir dram ondan sonrası ise ikiyüzlü bir tiyatrodur. Amerikan yönetimi, Beşar Esad, ilk defa kimyevi silah kullanıyormuş gibi haberi alır almaz öfkelendi, Trump yumruklarıyla boşluğu dövdü. Hâlbuki bu, yüzleri bulan kimyevi katliamlardan sonuncusu. Dünya böyle kör ve sağır gider, BMGK göstermelik bir safsata kurum olmaktan kurtulamazsa daha çok kimyevi silah kullanılır. Donald Trump, o öfkeyle Beşar Esad’a hakaret etti. İyi ama hayvanların suçu ne? Bu gibilerin hayvandan aşağı olduğunu Kur’ân-ı kerim haber vermekte. ABD Başkanı, bağırdı-çağırdı ve en sert müeyyideleri tatbik edeceklerini söyledi. Bu hiç de samimi bir tavır değil. Söze konu saldırının hemen öncesinde Suriye’den ayrılacaklarını dile getirmişti. Derin Amerika ise buna karşı çıktı. Başkan, bir kere daha iki arada bir derede kalmışken  tam o sırada 70’ten fazla insanın öldüğü çok sayıda insanın yaralandığı bu kimyevi katliam yaşandı. Bunu fırsat saydılar. Böylece birkaç füze savuracak ve vazifesini yapmış edalara bürünecekler. Nitekim katliamdan sonra Suriye’nin Humus’taki hava üssü vuruldu. Rusya, İsrail’in vurduğunu söylendi. Rezilin kepazeyi cezalandırması gibi bir şey. Zira malum saldırı, Tel Aviv’in de imdadına yetişmişti. İsrail, bir hafta evvel Gazze’yi vahşice bombalamış ve kaç bininci kere olmak üzere yine kadın, çocuk yaşlı ve çocukları öldürmüştü. Dünya, yarım ağızla İsrail’i kınıyorken O, insanlığa karşı işlenen bu suçu cezalandırmak için Suriye hava üssünü bombalamış oldu. "Suriye, kimyevi silah kullandı ben, kimyevi silah kullanmadım!" diye kendini müdafaa edebilir. Sanki kimyevi silah hiç kullanmamış. Bu yüz karası tiyatronun diğer oyuncusu da Rusya. Rusya İran’la birlikte  Suriye’nin koruyucusudur. Zaten ilk Körfez harekâtından bu yana yaklaşık olarak 30 yıldan beri bu bölgenin en kârlıları Rusya ve İran’dır. Moskova, rüyada görse inanmayacağı şekilde Akdeniz ve Orta Doğu'ya yerleşti. İran, Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak’tan Afganistan’a kadar uzanan bir Şii Hilali kurmakta hayli ilerledi. Sasani imparatorluğu peşinde olmalı.
Diğer taraftan mukaddes bir cümle gibi konuşulan şu "insanlığa karşı suç işleme" kavramı da bir başka abeslik. Katliam, kimyevi silahlarla olunca insanlığa karşı suç oluyor da baltayla olunca insanlığa karşı dostluk mu olmakta? Kaldı ki Moskova, daha saldırının dumanı tüterken âdeta benim yavrum masumdur, siz iftira atıyorsunuz, evet yetmişten fazla sivil öldü ama  bombalarla öldürüldüler dedi. Aynı Rusya, geçen hafta İngiltere ve güdümündeki Batıyla bir casus krizi yaşamış ve Sergey Skripal ile kızını kimyevi silahla zehirlendiği ithamı altında kalmıştı. Nasılsa bu ithamdan temize çıktı. Anlaşılan oradan aldığı cesaretle, Beşar Esad’ı da temize çıkartmaya çalışmakta. Moskova, bir taraftan zalime arka çıkarken diğer taraftan da gündemi değiştirme peşinde. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Viktoroviç Lavrov, nereden geçerken başına saksı düştüyse birdenbire "Türkiye Afrin’i Suriye’ye teslim etsin!" dedi. Ankara, elbette ki "emrin olur!" demedi. "Türkiye, Afrin’i ne zaman, kime vereceğini bilir!" diye haddini bil kabilinden ânında en anlaşılır cevabı verdi.
Bunlar olurken Fransa, "ben de varım, beni de unutmayın" vâri çıkışlar yapmakta. Eğer gelişmeler el verirse ABD bu saldırıyı füzelerle cezalandırma gösterisi içinde  PKK/PYD’yi kara gücü olarak kullanmaya bile gidebilir. Tam bir menfaat panayırındayız. Doğu Guta, Suriye  ve burada ölenler, ne Washington’un, ne Moskova’nın, ne Tahran’ın ne Paris’in ve ne de Londra’nın umurunda. Petrole, Akdeniz’e ve Orta Doğu'ya hâkim olmak istiyorlar. Suriyeli masumların bunların gözünde tavuk kadar değeri yoktur. Nitekim, Washington, bugün burada yapacağı masrafları yarın Riyad’dan faiziyle birlikte alır.
Doğu Guta, insanlığın bittiği yerdir.
Sadece Doğu Guta mı?
Şarki Türkistan, Arakan, Suriye, Filistin, Yemen ve birçok Afrika bölgesi insanlığın bittiği yerdir. Bunların biri diğerinden daha iyi değil. Fark şurada oldu ki rejim Doğu Guta’da kimyevi silah kullandı. Bu da sömürgecilerin işine geldi. Zamanlama olarak onlar için kullanılacak fırsattı. Türkiye’nin işi kolay değil. Ankara, İsrail hariç, şurada adı geçen devletlerle sürekli temas hâlinde. Zirveler yapılıyor, telefonlar çalışıyor. Şu pişkinliğe bakmalı ki Akkuyu’da ortağımız olan Rusya’nın en önemli bakanı, daha atılan imzaların mürekkebi kurumadan Afrin’le alakalı bu şekilde konuşabilmekte. Suriye’de ve bölgemizde her şey iç içe geçmiş vaziyette. Sür’atle Büyük Devlet, bileği bükülemeyen dosta güven, düşmana korku salan devlet olma mecburiyetindeyiz. İnsanlığın bittiği bir dünyada mazlumların ve ümmetin ümidiyiz. İnsanlık, esasında Devlet-i âli Osman’ın veda mecburiyetiyle bitmişti. Şimdikiler artçı sarsıntılar.
Bu sebeple Ankara’nın hata yapma şansı yoktur.
Adını açıkça vermeli ki çok yönlü bir Hilal-Haç muharebesindeyiz.
Harp, bu değilse harp, nedir?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.