"Dert koleksiyonuma bakıyordum abla..."

A -
A +
Perihan Abla’yı yolcu ettikten sonra anahtarı kornişin üzerine koyup, ekmek almaya bakkala gitti Hale!
 
 
Hale poşetin ağzını aşağı çevirdi, yatağın üzerine sekiz tane kibrit kutusu döküldü. Yazmadan taşan saçlarını iki parmağıyla kulağının arkasına sıkıştırdı.
Kibritleri sırayla açıp heyecanlı bir aşk romanı niyetine okudu:
 
“O yokken bütün dünyayı ve şehri bomboş hissetmektir aşk…”
“Söyleyecek onca şey varken hiçbir şey söylememeye mahkûm olmanın ağır cezasını çekmektir aşk…”
“Yakınındakini kıskanıp, buna karşılık, rahatsızlık vermemek için yokmuş gibi görünmeye çalışmaktır aşk…”
“Yanına geldiği hâlde dönüp bakmadığında, küçülüp küçülüp ufacık kalmaktır, küsmektir, kızmaktır aşk…”
“Yine o geldiyse… Yine başka yere değil de buraya geldiyse… gibi iğne ucu kadar umutlarla nakış yapmaktır aşk…”
“Küçük, yarım, kaçamak bir bakışı ile bütün bir günün şenliğe dönmesidir aşk…
“Dükkâna ilk girecek müşteri erkek ise, o da seviyor… Caddeden kamyonet geçerse seviyor… Radyoda sıradaki şarkıyı kadın söylerse seviyor… diye sürekli ‘papatya falı’ açmaktır aşk…”
Dış kapının açılma sesini duyunca bir hamlede kucaklayıp poşete doldurduğu kutuları sandığa atıp kilitledi Hale. Anahtarı yastığın altına soktu.
- Hale?
Salondan seslenen Perihan Abla’yı duyunca rahatladı.
- Buradayım, geliyorum abla.
Odadan çıktığında Perihan Abla’nın, Nilüfer’in ağzına akide şekeri verdiğini gördü.
- Ne yapıyorsun kızım?
- Dert koleksiyonuma bakıyordum abla.
- Nedir o?
- Şey… Yeğenim için patik, kazak, hırka örmüştüm de bir kere daha özlemle okşadım onları…
- Kızım, bu kadar hayal iyi değil. Gerçeklerle yaşıyor insan sonuçta… Bence sen onları birine ver, hediye et, sat… Ne yaparsan yap ama elden çıkar.
Makbule uyandı, Perihan’ı görünce zoraki gülümsedi.
- Asla abla! Eninde sonunda bir gün görüşeceğiz yeğenimle… İleride gösteririm bebekliği için yaptığım bu küçük şeyleri…
Hale, Perihan Abla ile sohbet ederken kibrit koleksiyonunun bulunduğu sandığın anahtarını kornişin üzerine saklamayı unutmamaya çalışıyordu.
O akşamüzeri Perihan Abla’yı yolcu ettikten sonra anahtarı kornişin üzerine koyup, ekmek almaya bakkala gitti Hale!
           ***
“Haksız yere idama giden ümitsiz bir masum için son anda yetişen adaletin değeri ne ise sen benim için öylesin. Orhan”
Son kibrit kutusu mesajı buydu.
Hale, diğer notlardaki genel ifadelerin tersine bu kez hem kendisine doğrudan yazılmış, hem de yazanın ismi bulunan bu pusulayı elinde evirdi çevirdi, ne yapacağını bilemedi bir süre... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.