"Bu teyzeyi Nahit’in evine götür de gel!"

A -
A +
Ahmet olanı biteni anlamak için işçilerin yüzüne baktı, kadını süzdü. Bir şey anlamadı...
 
Kalın lacivert takım elbiseli dört beş işçi vardı. Yemeklerini yemişler, bulaşıklar masada, çay içiyorlardı. Hepsini gözleriyle taradı, ortaya sordu:
- Nahit’i aramıştım ama…
Herkes kadına döndü. Sonra birbirlerine baktılar. Arkası horoz resimli yuvarlak bir aynada dudaklarının kenarlarını silip bıyıklarını düzelten adam kadını süzdü:
- Nesi oluyorsun teyze?
“Kayınvalidesiyim” diyemedi.
“Damadım” diyemedi.
- Kızımın kocası… dedi ve bu iki kelime sanki dilini yakmış gibi yüzünü buruşturdu.
İşçiler yine birbirine baktı. Kimse bir şey söylemedi. Az önce soruyu soran adam sağa sola bakındı:
- Ahmet nerede?
- Tuvalete gitti, gelir şimdi, dedi biri.
Adam Perihan’a döndü:
- Biz işe çıkıyoruz şimdi. Tuvaletteki arkadaş gelsin, sizi götürür abla. Şöyle oturun.
Perihan, gösterilen sandalyeye oturdu. Yorgun gözleriyle etrafı taramaya başladı. Karşı duvarda “Türkiye’nin Demiryolu Haritası”nın yanına çerçeveletilip asılmış kısa bir şiir vardı...
           ***
- Hah geldi! Ahmet, teyzeyi Nahit’in evine götür de gel.
Ahmet olanı biteni anlamak için işçilerin yüzüne baktı, kadını süzdü. Bir şey anlamadı. Eliyle Perihan’a kapıyı gösterdi.
Dışarı çıktılar.
- Buradan atlayabilecek misin teyze?
Ahmet oldukça yüksek istasyon zemininden tren yoluna atladı. Perihan da zorlanarak indi. Ahmet dört sıra rayı geçip ellerini karşı kaldırıma koyarak vücudunu yukarı çekti.
- Ver elini teyze.
Kadının ihtiyar elini tuttu, yukarı çekti. Karşı caddeye girip yan yana yürüdüler. Bir süre sonra Ahmet arayı açtığını fark edip yavaşladı, Perihan yanına geldiğinde, kafasıyla bir yeri gösterdi:
- Burada öldürmüşlerdi, dedi.
Perihan şaşırdı:
- Kimi?
Ahmet yanlış bir şey söylediğini hissetti. Sonra da “Eninde sonunda duyacak nasılsa, evdekilerin işini kolaylaştırdım” diye düşündü.
Ayakta durmakta zorlanan Perihan önünden geçmekte oldukları kıraathanenin sandalyelerinden birini çekip oturdu.
- Kimi? Nahit öldü mü?
Ahmet kadının başında dikilmeye başladı.
- Öldürüldü, dedi kayıtsızca. Bir seneyi geçti teyze, nasıl akrabalık sizinki?
Kadın kafasını dikip, Ahmet’in suratına baktı, yutkundu.
              ***
 
O sabah ev sahibi Perihan ahırdan dönerken Hale’ye uğramıştı:
- Bugün bana biraz yardım edebilir misin kızım?
- Elbette abla, ne var ki?
- Biraz çapa yapalım. Ama önce birlikte kahvaltı edelim. Öğleden sonra güneş biraz kırılınca çıkarız. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.