Anne Perihan kızını tanımamıştı önce…

A -
A +
Tam düşerken onun kızı olduğunu hissetti. Hem korktu, hem şok geçirdi, hem üzüldü, hem şaşırdı.   Ahmet ile Perihan demir kapıya geldiklerinde: - Burası teyze, deyip kapıyı yarı aralık tuttu, kadın içeri girince, kapatıp tren garına gitmek üzere geri döndü Ahmet. Alev havlayınca uzak köşede bostan çapalamakla meşgul iki kadın yüzünü kapıya çevirdi. Ve Hale, tanıyamadığı bu kadında bir mıknatıs varmış gibi, elindeki çapayı bırakarak ve gözünü kadından ayırmadan kapıya doğru yürümeye başladı. Yaklaştı, yaklaştı… Hızlandı… Sonra kollarını açtı, tam kucaklayacakken, kesildikten sonra yandaki ağacın üzerine devrilen bir çam gibi annesinin üzerine yığıldı, sonra kayarak yere düştü. Anne Perihan kızını tanımamıştı önce… Kendisinden yaşlı gibi duran bir kadındı karşısına gelen… Tam düşerken onun kızı olduğunu hissetti. Hem korktu, hem şok geçirdi, hem üzüldü, hem şaşırdı. Oturdu, kızının başını dizine koydu. Komşu Perihan da Hale’nin yere düşmesi üzerine koşmuş, yanlarına geldiğinde bayıldığını görünce eve gitmiş, bir şişe tütün kolonyasıyla gelmişti…              *** Hale gözlerini açmıştı. Komşu Perihan kolonyalı parmaklarını kızın yanaklarında, alnında, burnunda, dudaklarında, yaşaran gözlerinin etrafında dolaştırırken, bir yandan da dönüp yeni gelen misafire baktı. Anlamıştı. - İsminiz Perihan mı, diye sordu. Anne, kızı Hale’ye bakıyordu. Başını yukarı aşağı sallayarak onayladı.              *** O gün akşama kadar neredeyse hiç konuşmadılar. Sanki aradan geçen yılları doldurdukları torbaları bir yerinden delinirse ikisinin içinden de kötü şeyler döküleceğinden korkuyorlardı. Senelerin hasretini gidermek istercesine birbirlerine baktılar sessizce. Bol bol ağladılar. Perihan içine çokça cefa sığdıracak uzun bir hayata sahip olduğu için dayanıklıydı; daha çok Hale ağlıyordu. Akşam Nilüfer, sesi tamamen kısık televizyonu garip el hareketleriyle ve hırıltılı tepkilerle izlerken, anne, kızını nasıl bulduğunu anlattı. Köprü ustası Hafız Niyazi’nin (iki yıl önce ölen) kız kardeşinin kızı söylemişti Nahit’in Kars’ta tren istasyonunda çalıştığını. Kars’a parasız yatılı okul sınavına girmek için gittiğinde gece dayısında kalmış, o zaman konu olmuştu. Hale, sürekli sorular sorarak kendisinden bahsetmekten kurtulmaya çalışıyordu. Halime’nin kaç çocuğu olmuştu? Baba çok yaşlanmış mıydı? Anne neden yalnız gelmişti? Perihan da kızından iyi şeyler duymayacağını tahmin ettiği için soru sormaya çekiniyor, bilmek istemiyordu.              *** Hale annesinden duyduklarına katlanamadı. Uyanıp uyanıp tekrar bayıldı. İçinin eriyip aktığını, elinin ayağının kesildiğini, dizlerinin boşaldığını hissediyordu. “Hayır” diyordu sürekli, önce bağırarak sonra yoruldukça fısıltı hâlinde aynı kelime; “Hayır!” Annesinin ellerini kendi ellerinin arasına alıp kucağına vuruyor, “Hayır!” diyordu. Kafasını sağa sola hırsla, hızla sallıyor “Hayır, olamaz!” diyordu. Annesinin kucağında bir kez daha bayıldı. Komşu Perihan artık kolonya seanslarını bırakmış, araba bulmaya gitmişti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.