"Mahkemeden önce ben çocuğu görmek istiyorum"

A -
A +
Yaşar eline geçen bu fırsatı değerlendirmek istiyordu. Yutkundu. Hafifçe bir rakam mırıldandı.
 
Yaşar, İhsan Bey'den duyduklarına yüzünü ekşitti:
- Ya benim çıkarım ne olacak?
Ferit Bey atıldı:
- Ne istiyorsun? Adını sen koy...
Yaşar şaşırmıştı. Omuzlarını kaldırdı:
- Ne bileyim beyim, ben hayatımı garantiye alacak bir miktar para istiyorum.
Ferit Bey yan gözle avukatına baktı ve devam etti:
- Söyle bir rakam o zaman?
Yaşar eline geçen bu fırsatı değerlendirmek istiyordu. Yutkundu. Hafifçe bir rakam mırıldandı. Sonra korkuyla baktı Ferit Kozdağlı’nın yüzüne. Ferit Bey ise derin bir nefes aldı ve gülümseyerek yeniden arkasına yaslandı:
- Tamam, anlaştık. Çocuğun velayetini verdiğin anda parayı nakit olarak alacaksın.
Yaşar heyecanlanmıştı:
- Tamam o zaman hemen bitirelim işi.
Avukat İhsan Bey çantasını açtı. Bir bloknot çıkarttı:
- Ben hemen mahkemeye başvuruyorum o zaman. Uzun sürmez. Tanıdık hâkimler var. Hemen hallederiz bu işi. En fazla on gün sürer. Şimdi sen benimle ofisime gel o zaman. Yapacağın işlemleri söyleyeyim ve halledelim.
Ferit Bey masasının çekmecesini açıp bir miktar para çıkarttı:
- Bunu da al, işlemler için gerekli olur. Bu, sana vereceğim paranın dışında bir hediyedir... Yalnız mahkemeden önce ben çocuğu görmek istiyorum... Kız idi değil mi?
Yaşar başını salladı:
- Kız beyim. Ne zaman istersen gösteririm.
Ferit Bey ayağa kalktı:
- Tamam, o hâlde yarın İhsan’ın ofisine getir çocuğu. Bugün ofisin nerede olduğunu öğreneceksin. Sabah onda orada ol.
Yaşar bu alışverişten son derece memnun bir şekilde ayağa kalktı:
- Allah razı olsun beyim. Kendim için değil inanın, çocuğun hayatı kurtuldu sayılır.
Ferit elini kaldırıp susturdu adamı:
- Tamam, fazla söze hacet yok. Yarın görüşürüz...
          ***
Yaşar eve erkenden gelmişti. Hacer komşusunun getirdiği tarhana çorbasını bayatlamış bir somun ekmeğiyle birlikte kocasının önüne koydu. Yaşar birkaç kaşık aldı çorbadan. Sonra yüzünü buruşturarak itti tabağı. Karnı toktu. Ferit’in verdiği parayla güzelce doyurmuştu karnını. Hacer ise onun erkenden eve gelmesinin şaşkınlığı içinde topladı tepsiyi. Yüzünde sinsi bir ifade ile üç aylık kızına bakıyordu Yaşar. Bir şeyler olduğunu anlamıştı kadın. Korkuyla içini çekti.
- Yarın sabah kızı hazırla, onu götüreceğim.
Hacer şaşkınlıkla atıldı:
- Nereye?
Yaşar kaşlarını çattı:
- Sorup durma. Onu görmek isteyen biri var. Çok zengin. Kızı evlatlık istiyor. Önce görmesi lazımmış. Götürüp göstereceğim. Sakın engel çıkarma paralarım ha!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.