"Senin gibi müşterilerimize her zaman yer vardır..."

A -
A +
Yaşar memnun bir şekilde daldı eve. Dumandan göz gözü görmüyordu salonda.   Hacer, elindeki nevaleyle acele evine döndü. Hemen ekmeklerden birini tepsiye koydu. Kırık peynirleri ucuz bir plastik kâseye doldurdu. Bir tane poğaça çıkarttı. Tarhanayı akşama pişirecekti. Hüzünle içini çekerek tepsiyi odaya götürdü. Dışarıda yağmur başlamıştı...              *** Yaşar parayı aldıktan sonra hemen bir taksiye atlayarak Beyoğlu’na çıkmıştı. Bir lokantaya girip karnını doyurduktan sonra Beyoğlu’nun arka sokaklarına dalıp hızlı adımlarla yürümeye başladı. Tarlabaşı’na kadar yürüdü. Sonunda eski bir binanın kapısından içeri girdi. İki kat merdiven çıktıktan sonra çelik bir kapının önünde durdu. Yavaşça vurdu üç kere. Kapı hafifçe aralandı ve pala bıyıklı iri yarı bir adamın kafası göründü. - Ne istedin? - Abi beni tanımadın mı Yaşar, geçen gün gelmiştim hani Haydar’la beraber. - Tamam, ne var? - Param var abi, oynamaya geldim. Adam şüpheyle yukarıdan aşağıya süzdü Yaşar’ı. Sonra biraz daha araladı kapıyı: - Geç içeri... Yaşar memnun bir şekilde daldı eve. Salondan sesler geliyordu. Kapıyı açıp girdi. Dumandan göz gözü görmüyordu salonda. Üç tane yeşil çuhayla kaplı yuvarlak masaların etrafında bir sürü insan toplanmıştı. Her masanın tam üzerinden uzun kordonlu birer ampul sarkıyordu. Masada oturan insanların ellerinde iskambil kâğıtları vardı ve hepsinin yakası bağrı açılmıştı. İyi giyimli kalantor adamlar da vardı içlerinde. Kravatlarını gevşetmişler, yanı başlarında içki bardakları, kendilerinden geçmiş bir hâlde kumar oynuyorlardı. Yaşar cebindeki paketten bir tomar alıp kapıdaki adama gösterdi. Adam aç kalmış bir panter çabukluğuyla yanına geldi Yaşar’ın, sahte bir saygıyla selamladı onu: - Hoş geldin birader, gel sana bir içki ikram edelim önce, oyun mu oynayacaksın? Yaşar hayatında görmediği itibarı bir deste banknota borçlu olduğunu fark etmeyecek kadar memnundu yaşadıklarından. Kendisine ikram edilenleri de içtikten sonra masalara baktı: - Yer yok mu yahu? Adam ellerini ovuşturarak gülümsedi: - Olmaz mı birader, senin gibi müşterilerimize her zaman yer vardır. Biraz dinlen sen hele. Ben ayarlarım. Otur şuraya, bir içki daha söyle, bunlar ikramımız... Yaşar keyifli bir şekilde koltuklardan birine oturdu. Hemen yanında beliren garsonun getirdiği içki kadehini aldı. Çok geçmeden yer bulmak için giden adam yanında beliriverdi: - Gel abi, üç numaralı masadan kalkıyor bir müşteri, sana ayarladım orayı. Fişleri getireyim. Yaşar cebindeki banknot destesini verdi adama. Ağzının suları akarak desteyi alan adam hemen elinde bir çanak fişle döndü: - Buyur abi. Bol şans. Yaşar sandalyeye oturdu. Heyecanlı görünüyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.