"Peki, nüfus kâğıdın falan var mı senin?"

A -
A +
Telaşla kalktı yerinden ve antrede asılı olan mantosunun cebinden nüfus kâğıdını getirip uzattı...     Haydar gözlerini kıstı: - Bana bak bir yaramazlık yok değil mi? Hani yenge hanım itiraz falan ediyorsa... Yaşar kükredi: - Kimse bana itiraz edemez, sen beni kılıbık mı sandın? Tamam dediysek tamamdır. Şunun şurasından üç-üç buçuk ay bir şey kaldı. Haydar dudak büktü: - Hani yani bilelim de... Yaşar ayağa kalktı: - Her şey yolunda meraklanma... Kahveden dışarı çıkar çıkmaz kaşları yeniden çatıldı. Ne yapıp edip Hacer’i bulmalıydı. Yoksa yüklü bir miktar paradan olacaktı, üç beş kuruşla yetinmek zorunda kalacaktı. Yeniden evine döndü. Her şey sabah bıraktığı gibiydi. Hacer’den eser yoktu. Ağır küfürler ettikten sonra hızlı adımlarla bakkala girdi: - İdris Efendi, Hacer’i gördün mü bu aralar? İdris tiksinerek baktı Yaşar’a. Homurdanarak cevap verdi: - Adam ol da karına sahip çık, ne bileyim ben Hacer’i falan!..              *** Hikmet Kemal Bey sabah erken kalkmış, yıllardır hiç aksatmadığı sabah yürüyüşünden sonra bakkala uğrayıp ekmeğini ve gazeteleri alıp gelmişti. Ayakkabılarını çıkartırken çekingen bir tavırla salon kapısında duran Hacer’i gördü: - Uyandın mı kızım? Günaydın... Rahat uyudun mu bari? Hacer yutkundu: - Çok teşekkür ederim, Allah sizden razı olsun, yıllardır böyle rahat uyumamıştım amca... - İyi, iyi sevindim, şimdi kalkar bizimkiler, güzel bir kahvaltı ederiz. Hacer ne yapacağını bilemeden etrafına bakındı. Mutfağa girip kahvaltıyı hazırlamayı düşündü ama çekindi. Belki Münevver Hanım hiç tanımadığı bir insanın mutfağına girmesinden hoşlanmayabilirdi. Usulca bir sandalyeye oturdu. Hikmet Kemal Bey ellerini yıkadıktan sonra salona geldi, her zamanki koltuğuna oturdu: - Kaç yaşındasın Hacer? Genç kadın fısıldadı: - 24 efendim. - Pek de gençsin kızım... Peki nüfus kâğıdın falan var mı senin? Başını salladı genç kadın: - Var... Yanımda... Telaşla kalktı yerinden ve antrede asılı olan mantosunun cebinden nüfus kâğıdını getirip uzattı yaşlı adama, gözlerinde samimi bir ifade vardı. Hikmet Kemal Bey gülümsedi: - Yok kızım, kontrol etmek falan değil amacım, öylesine sordum. Hani eğer yoksa çıkarttıralım hemen diye. Kimliğin olmadan hiçbir şey olmaz biliyorsun. Bak yarından sonra doğum yapacaksın, hastane falan, zor işler açardı başımıza. Hacer şaşkındı. Adamın konuşma tarzından onu sahiplendiğini anlıyordu. Hikmet Kemal Bey sevecen bir sesle devam etti: - Benim kızım Betül doktor olacak Hacer. Bu sene son sınıfta. Haziran sonunda hayırlısı ile doktor çıkıyor. Bir tek kızım var zaten. Elimizden geldiğince güzel bir şekilde büyütmeye çalıştık. İyi kızdır, bakma ilk başta biraz tedirgin davrandı ama merhametli kızdır... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.