"Babam hâlâ çocuğa bir isim bulamadı!.."

A -
A +
"Çocuğu nüfusa kaydettirmek gerekir. Ben diyorum ki alalım bu çocuğu nüfusumuza..."
 
 
Hikmet Kemal Bey koltuğuna oturmuş, önünde bir sürü kitap, ciddi bir şekilde inceleme yapıyordu. Münevver Hanım ise odaya girip çıktıkça göz ucuyla ona bakıyor, gülmemek için kendini zor tutuyordu. Betül annesine yaklaştı, kulağına fısıldadı:
- Babam hâlâ bir isim bulamadı galiba...
Yaşlı kadın eliyle ağzını kapattı:
- Sorma, sabahtan beri ne garip isimler çıkardı ortaya bilsen. Önce söylüyor, sonra kendisi de beğenmiyor, “olmaz bu” deyip yenisini aramaya başlıyor.
- Elleme adamcağıza anne, bırak gönlünün kabul edeceği bir isim bulsun.
Hacer taburcu olmuş, eve gelmişti. Münevver Hanım Hacer’in odasına küçük bir beşik koymuştu. Genç kadının yatak örtüsünü de değiştirmiş, odayı tam bir lohusa odası hâline sokmuştu. Şimdi de mutfakta şerbet yapıyordu. Betül anne ve babasının hayatına bir renk geldiğinin farkındaydı. İlk günkü çekingenliğini de atmıştı. Hacer’i tanıdıkça onun saf, temiz kalpli ve dürüst bir insan olduğuna kanaat getirmiş, evlerinde olmasından memnun olmaya başlamıştı. Tam bu sırada Hikmet Kemal Beyin sesiyle irkildiler ikisi de:
- Buldum, Kaan koyalım. Hikmet Kaan olsun bebeğin adı.
Betül haykırdı:
- Harika baba, Hikmet Kaan çok güzel bir isim. Hacer de beğenir bu ismi eminim.
Hikmet Kemal Bey büyük bir iş başarmış gibi yerinden kalktı, gözlüklerini çıkardı:
- Nerede Hacer?
Münevver Hanım atıldı:
- Dinleniyor yavrucak, kolay değil, yorgundur şimdi. Bebek de uyuyor.
Hikmet Kemal Bey kızına döndü:
- Ne kadar güzel bir çocuk değil mi? Pek sevimli kerata. Uslu çocuk hem de.
Betül bir kahkaha attı:
- Baba daha dün bir bugün iki, dur bakalım, daha çok sabahlara kadar oturacağız.
Yaşlı adam başını salladı iki yana:
- Yok, yok, uslu çocuk, çocuk hemen kendini belli eder. Kaan uslu bir çocuk...
Münevver Hanım gülmemek için kendini zor tuttu. Telaşla mutfağa, kaynamakta olan şerbetinin başına koştu. Hikmet Kemal Bey etrafına bakındı:
- Çocuğu nüfusa kaydettirmek gerekir. Ben diyorum ki alalım bu çocuğu nüfusumuza, ne dersin Betül? Sen evet dersen ben alırım.
Betül gülümsedi, babasının boynuna sarıldı. İki yanağından öptü babasını:
- Nasıl istersen baba, bu yaşta minik bir kardeş sahibi olmak harika bir duygu...
              ***
Yaşar yoldan geçenlerin polise haber vermesiyle hemen hastaneye kaldırılmıştı. Aceleyle ameliyata alınmış ama kurtarılamamıştı. Haydar yakalanmış, tutuklanarak cezaevine konmuştu. Polis gerekli araştırmaları yapıyordu. Komşular sorguya çekilmişti. Nezihe polislerin kendisi de sorguya çekmelerinden korkmuş, olanı biteni olduğu gibi anlatmıştı. Bütün bu gelişmelerden habersiz olan Hacer yeni doğan bebeğinin mutluluğunu yaşıyor, Yaşar’ı aklına bile getirmiyordu... DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.