Hacer'in yüzü korkudan bembeyaz olmuştu!..

A -
A +
"Yaşar, bir kavgada bıçaklanmış ve kurtulamamış. Polis seninle konuşmak istiyormuş!"   Hastaneden çıkışının dördüncü gününde öğleye doğru gelen bir telefon bütün aileyi bir anda hareketlendirdi. Betül’ün arkadaşının polis olan babasıydı arayan. Betül tam evden çıkmak üzereyken yakalanmıştı telefona. Uzun süren bir konuşma olmuştu. Hikmet Kemal Bey merakla kızının yüzüne bakıyor, arayanın kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyordu. Sonunda Betül telefonu kapattı. Merakla yüzüne bakan ev halkına döndü: - Hacer, Emniyet’ten aradılar. Hacer telaşla fırladı yerinden: - Hakan’ımı buldular değil mi abla? - Yok canım, sakin ol bakalım, Hakan değil mesele. Kocan Yaşar. Hacer korkuyla irkildi. Onun kendisinin bulunduğu yeri bulduğu korkusuyla yüzü bembeyaz oldu bir anda. Sandalyenin arkalığına tutundu. Betül devam etti: - Bir kavgada bıçaklanmış ve kurtulamamış. Polis seninle konuşmak istiyormuş. Hikmet Kemal Bey dudak büktü. Hacer donup kalmıştı. Ne hissettiğini anlayamıyordu bile. Sanki bütün duyguları yok olmuş gibiydi. Birkaç dakika boş gözlerle baktı etrafına. Sonra usulca sandalyeye bıraktı kendini. Derin bir nefes aldı: - Ölmüş ha, olacağı buydu sonunda. Kim bilir ne belalı bir işe bulaştı. Bu sefer sıyıramadı kendini. Polis beni ne yapacak abla? Betül omuzlarını kaldırdı: - Bunlar olağan sorgulamalar Hacer. Korkacak bir şey yok. Arkadaşın babası bugün bekliyor ifaden için. Ben okula gideceğim. Babam götürsün seni. Hikmet Kemal Bey fırladı ayağa: - Götürürüm tabii. Haydi kızım giyin üstünü gidip halledelim şu işi. Münevver bakar biz gelene kadar Kaan’a. Yarım saate kalmadan çıktılar evden. Betül ikisini Emniyet’e bırakıp okuluna devam etti. Hacer’in polis sorgusu uzun sürmedi. Bir saatten az bir zamanda ifadesi alındı. Sonra adli tıbba gönderdiler ve kimlik tespiti yaptırdılar. Hacer soğuk morg odasında boylu boyunca yatan Yaşar’ı görünce hissettiği şey sadece nefretti. Yine de bir Fatiha okudu ruhuna...              *** Geçen bir ay zarfında her şey yoluna girmiş gibi görünüyordu. Hacer alışmıştı Aktunalı ailesine. Kendisini rahat hissediyordu. Zaman zaman durgunlaşarak uzaklara dalıp Hakan’ı ve Nalân’ı düşünse de Kaan’ın varlığı onu yeniden hayata bağlıyor, acemisi olduğu acımasız hayata bir yerinden tutunmaya çalışıyordu. Münevver Hanım ve Hikmet Kemal Beyin şefkat dolu yaklaşımları, Betül’ün sevecen ablalığı onun yaşadığı ızdırapları bir parça olsun hafifletiyor, kendisini güvende hissediyordu...              *** Kaan hızla büyüyordu. Evin neşesi hâline gelmişti. Bir ayda serpilmişti küçük bebek. Ev halkının göz bebeği olmuştu. Betül okuldan koşarak geliyor, hele nöbetçi olduğu günlerin ertesinde kapıdan girer girmez bebeğin yanına koşuyor ve “özledim” diyerek kucağından indirmiyordu. Münevver Hanımın tecrübesinden çok yararlanan Hacer çocuğunu tertemiz ve huzur dolu bir ortamda büyütmenin sevincini yaşıyordu ve onun için gelecek kaygısı taşımıyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.