''Kaan seni ne zaman everiyoruz oğlum?''

A -
A +
 ''Ayol mürüvvet illa evlenmekle mi olur, bak ben de okudum, bilim kadını oldum. Koskoca kürsüdeyim...''
 
 
Hacer’in göz bebekleri donuklaştı. Yüzünden bir bulut geçti bir anda. Yıllar önce kaybettiği kızını hatırlamıştı. İçini çekti ızdırapla. Derin bir nefes aldı. Kaan dikkatle baktı annesine:
- Ne oldu anne, durgunlaştın, sarardın!
Omuzlarını silkti Hacer:
- Yok oğlum, gerilere gittim bir an. Hatıralar her zaman güldürmüyor insanı.
Onlar konuşurlarken Betül de kalkmıştı...
              ***
Betül Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak işe başladıktan sonra ayrı eve çıkmıştı ama yine de haftada bir veya iki defa anne ve babasının evine gelip kalıyordu. Oysa kendi tuttuğu ev hem hastaneye yakındı hem de ferahtı. Kaan, Betül’ü görünce ayağa kalktı:
- Gel Betül Abla, Tarık’ı gördüm, bizim eski komşu. Çok selam söyledi.
Betül gülümsedi:
- Ay ne yaramaz çocuktu o. Muzip bir oğlandı. Babamı çıldırtırdınız ikiniz de. Adamcağız sizi nasıl zapt edeceğini bilemezdi.
Hacer bir yandan kahvaltı için domates doğruyor bir yandan da onları dinliyordu. Hemen atıldı lafın burasında:
- Kız arkadaşıyla birlikteymiş.
Betül hayretle başını eğdi:
- Bak sen! Büyüdüler yahu... Eee, Kaan seni ne zaman everiyoruz oğlum, bak annene fenalık geldi artık. Mürüvvet göreceğim diye tutturdu.
Hacer yan gözle baktı Betül’e, sitemkâr bir şekilde cevap verdi bu sözlere:
- Aşk olsun Betül Abla, kaç yaşına geldi, artık baş göz olması lazım.
Betül bir kahkaha attı:
- Ben de bu zihniyeti anlasam çok mutlu olacağım. Ne var bu evlilikte bu kadar bilmem ki!
Hacer sinirlenmişti.
- Sen kendine bak, sen de evde kaldın işte. Bir evlenmedin. Münevver Ablam, Hikmet Kemal Amcam istemez mi senin mürüvvetini görsünler?
Betül hâlâ kahkahalar atıyordu:
- Ayol mürüvvet illa evlenmekle mi olur, bak ben de okudum, bilim kadını oldum. Koskoca kürsüdeyim. Üniversitede profesör olmuşum..
Hacer başını salladı bilmiş bilmiş:
-Yok anam yok! Torun torba sahibi olmak istemek başka, okuyup adam olmak başka. İkisi de bir arada olsa fena mı olur?
Kaan da Betül ile birlik olmuştu. Hacer’i kızdırdılar sonunda, kadın isyan etti:
- Aman, ne hâliniz varsa görün. Oturun evde kukumav kuşu gibi tek başınıza işte.
Bu sırada Münevver Hanım da kalkmıştı. Uykulu gözlerle girdi mutfağa:
- Ne bağrışıp duruyorsunuz ayol? Kaan ne kadar geç geldin oğlum?
- Sabaha karşı dörde geliyordu anneanne!
- Kıyamam sana yavrum benim. Şimdi yine gideceksin değil mi, akşam erken gel bari. Sana dolma yapacağım bugün. Seversin. Erkenden yersin, erkenden yatarsın.
            ***
Salonda yapılan kahvaltıdan sonra Kaan üniformasını giyip sokak kapısına doğru yürüdü. Hacer de oğlunu geçirmek için kalkmıştı. Yavaşça fısıldadı oğluna:
- Biraz alışveriş yaptım dün. Selma’yı bir gün getir de bir baksın aldıklarıma.
Kaan güldü, annesinin yanağını okşadı:
- Getiririm anne. Zaten o da seni özlemiş, gidelim deyip duruyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.