Ya anlattığın gibi sor ya sorduğun gibi anlat!

A -
A +
“Bizim çocuk, okuldaki deneme sınavlarında çok iyiydi. Ama LGS sonucu bizi hayal kırıklığına uğrattı.”
LGS sonuçları ve yüzdelik dilimler açıklandıktan sonra belki de en çok kurulan cümlelerden biri bu.
Veliler haksız da değiller. Sonuçta okullarda uygulanan deneme sınavları, önceki sistemde hazırlanan sorulardan oluşuyordu.
Bol paragraflı matematik soruları, kısa film senaryosunu andıran fen bilgisi soruları öğrencileri biraz afallattı. Sosyal medyada dolaşan “Ya anlattığın gibi sor ya sorduğun gibi anlat!” cümlesi, mevcut durumun en güzel eleştirisi olarak akıllarımıza kazındı.
Şimdi sıra yerleştirmede…
Tahmini olarak %10-12’lik dilimdeki öğrenciler nitelikli okullara yerleşebilecek. Diğerleri de okul türü, kontenjanlar, ikamet adresi, tercih önceliği, başarı puanı, devamsızlık ve yaş kriterlerine göre okul tercihlerini yapacak. Veya özel okula gidecek.
Şu tercih ve yerleştirme dönemini de kazasız belasız bir atlatalım.
O zaman inşallah yeni sistemde taşlar yerli yerine oturacak.
 
Artık kitap okumayan okul okuyamayacak!
Hafta sonu 2,3 milyon aday üniversite sınavlarına girdi. TYT ve AYT ile ilgili yorumların özeti şu şekilde;
- TYT gerçekten de temel yeterlilikleri ölçen bir sınavdı ve kolaydı. Ama sonuna gelindiğinde baş tarafı unutulan uzun paragraf soruları vaktin çoğunu aldığı için çoğu öğrenci soruları yetiştiremedi.
- AYT sınavında matematik soruları çok zordu. Özellikle geometri soruları öğrencilerin kâbusu oldu.
- Edebiyat, tarih, coğrafya, felsefe ve din kültürü bölümleri genelde bilgi basamağındaki sorulardan oluşuyordu ve çok zorlamadı.
- Fen bilimlerinde biyoloji soruları öne çıktı. Fizik ve kimya sorularının zorluk derecesi normaldi.
- Müfredat dışından soru yoktu ama birden fazla kazanımın ölçüldüğü senaryolu sorular çoğunluktaydı.
Bence bu sınavlardan çıkan en önemli sonuç şu;
Gençler artık kitap okumayı bir boş zaman aktivitesi olarak değil, sınavlara ve hayata hazırlanmanın bir adımı olarak görmeli.
Artık kitap okumayan okul okuyamayacak.
Yeni sistemin slogan cümlesi bence bu olmalı.
 
Sonuçlar kesinleşene kadar kitapçıklarınızı terk etmeyin!
Sınav sonrasında sosyal medya kaynadı.
“TYT’ye zaman, AYT’ye zekâm yetmedi” diyenler…
“Sınavdan çıktım. Evlilik tekliflerine açığım,” şeklinde açıklama yapan kızlar…
“Ben yerleştim çok şükür,” yazıp altına mezarlık resmi koyanlar…
“Sınava dua ederek girip, küfür ederek çıkan tek milletiz,” diye durumu özetleyenler…
“Arkadaşlar, sınav ikinci tura kalabilir. Kitapçıklarınızın başından ayrılmayın!” şeklinde gündeme uygun yorum yapanlar…
Matematik sorularını çözerken şeker yerine silgiyi yiyenler…
Sınava sayısalcı olarak girip, eşit ağırlıkçı olarak çıkanlar…
Sınav bittiğinde sala okumaya başlayan hocayı müthiş zamanlama için tebrik edenler…
Ve daha neler neler…
 
Fotoğraf albümü
Bu yaz dört aylık bir dünya turuna çıkacağınızı hayal edin.
Sırt çantanızı hazırlayıp yola koyuluyorsunuz. Her dakikası eğlence, macera ve keşifle geçen yolculuktan sonra yorgun ve mutlu bir şekilde eve dönüyorsunuz.
Birkaç gün dinlendikten sonra bir arkadaşınız geliyor eve.
“Eeee, nasıl geçti yolculuk? Anlat bakalım,” diyor.
Keyifle bilgisayarı açıp fotoğrafları göstermeye hazırlanıyorsunuz. Ama arkadaşınız, “Bu ne ya! Yüzlerce fotoğraf. Ben bunların hepsine nasıl bakayım? Sen bana, dört aylık seyahatini özetleyen tek bir fotoğraf göster,” diyor.
Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Dört aylık soluk soluğa bir macerayı tek bir kareye sığdırabilir misiniz?
Elbette hayır.
Peki şimdi konuyu sınav sistemine bağlayıp açıklamalar yapmaya…
Dört aylık seyahatle dört yıllık eğitim hayatını ilişkilendirmeye…
Mevcut şartlar içinde bir çözüm önerisi getiremeden kafanızı daha fazla şişirmeye gerek var mı?
Bence yok!
O zaman kalın sağlıcakla…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.