Hayretle baktı genç adamın gözlerine!..

A -
A +
Nazan nefes alamıyordu. Kulaklarında Önder’in ağzından çıkan cümleler dans ediyordu âdeta.
 
 
Neveser Hanımdan boğuk bir ses yükseldi. Herkes ona baktı. Yaşlı kadının gözleri dolmuştu:
- Bizi bırakamazsın Nazan... Sana çok alıştık kızım. Hayata tutunmaya çalışırken buldum seni. Kaybettiğim değerlerimin yerine koydum. Belki yanlış yaptım ama olsun, beni hayata döndürdü bu. Biliyorum, büyük yük yüklüyorum omuzlarına ama ben yaşlı bir kadınım ve başka türlüsünü beceremedim. Şimdi seni de yitirirsem...
Nazan yutkundu, yardım ister gibi baktı Önder’in yüzüne:
- Neveser Hanım, ben sizi terk etmeyeceğim ki... Siz benim için hep gösterdiğiniz şefkatinizle, sıcaklığınızla var olacaksınız... Ama kendimi hiçbir işe yaramaz, zavallı gibi hissediyorum. Neden böyle duygular içindeyim bilmiyorum ama...
Önder onun sözünü kesti:
- İsterseniz kalkalım. Kahvelerimizi evimizde içeriz, ne dersiniz?
Neveser Hanım oğlunu tanıyordu. Onun mutlaka yapmak istediği bir şey olduğunu anladığı için destek verdi Önder’e:
- Evet, evet kalkalım... Soğuk oldu burası...
Yol boyunca hiç konuşmadılar. Konağa geldikleri zaman Neveser Hanım hemen atıldı:
- Ben yatıyorum, teşekkür ederiz Önder ama yoruldum ben...
Matmazel ise Elif’in yanına gitmek için acele ediyordu:
- Ben de iyi geceler dileyeceğim. Her şey mükemmeldi. Teşekkürler.
Nazan ve Önder kalmıştı. Genç adam gülümsedi:
- Sanıyorum bir fincan kahvemi sizin eşliğinizde içmemde bir mahzur yok değil mi?
Omuzlarını kaldırdı genç kadın. Salona girdi. Az sonra Ayşen kahveleri getirdi. Önder bir yudum aldı incecik porselen fincandan:
- Daha fazla konuşmanıza izin vermedim restoranda... Anladınız herhâlde. Sizin düşüncelerinize saygı duyuyorum. Bu evde konumunuzun ne olduğunu belirleyemiyorsunuz kafanızda. Bir misafir gibi hissediyorsunuz kendinizi. Ama size bir teklifim olacak. Samimiyetle bu teklifi yapıyorum. İstediğim için... Benimle evlenir misiniz?
Nazan irkildi. Yeşil gözleri iri iri açılmıştı. Hayretle bakıp kaldı genç adamın gözlerine...
        ***
Nazan nefes alamıyordu. Kulaklarında Önder’in ağzından çıkan cümleler dans ediyordu âdeta. Ne cevap vereceğini, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Önder onun düştüğü durumu anlayarak atıldı:
- Biliyorum, şaşırdınız ama ne zamandır size söylemek istiyordum bunu. Sizi gördüğüm günden beri benim üzerimde inanılmaz bir etkiniz var. O kadar iyi ve net bir şekilde takip ettim ki sizi. Bu teklifi yapmadan önce kararımı çoktan vermiştim. Uzun bir süredir bu düşünce kafamda yer etmişti. Kısmet bu gece imiş. Lütfen kestirip atmayın ve iyi düşünün. Bu size karşı herhangi bir lütuf, bir şefkat gösterisi, acıma veya sizi himaye için yapılmış bir teklif değil. Ben hayatımı geçireceğim insana bu değerlerle yaklaşmam. Sizinle evlenmek istediğim, eşim olmanızı istediğim, soyadımı gönül rahatlığıyla emanet edebileceğim biri olduğunuz için bu teklifi yapıyorum. Sizinle mutlu olacağımı bildiğim için, en önemlisi de sizi mutlu edeceğimden emin olduğum için... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.