Öfkesini, onu terk ederek almıştı!..

A -
A +
Zaman zaman Nazan gözlerinin önüne gelse de eskisi gibi etkilenmiyordu artık. Silip çıkartmayı başarmıştı yüreğinden.
  Önder hemen atıldı: - Tamam canım, kendini sıkmadan, bunaltmadan... İşin resmî kısmıyla ben ilgileneceğim. Sade, kendi aramızda, çok yakın birkaç dostumuzla birlikte kıyarız nikâhımızı. Burada, evimizde... Eğer senin haber vermek istediğin birileri varsa hemen söyle... Ulaşalım... Nazan bir an için Hacer’i düşündüyse de hemen vazgeçti. Maziden hiçbir şey istemiyordu... Onun için mazi sadece oğluydu. Yanında hiçbir şey olmadan sadece oğlu! - Hayır, kimse yok. Hiç kimse yok... Önder sevinç içinde fırladı: - Tamam o zaman. Ben gidiyorum şimdi. Söylediklerimi unutmayın. Nazan... Genç kadın irkilerek baktı genç adama. Önder gülümsedi: - Çok teşekkür ederim. Karım olmayı kabul etmen benim için onurdur canım!..           ***
Şerif restoranın mutfağına girer girmez tezgâh başındaki aşçı Veysel’e seslendi: - Veysel Usta, bugün iki otobüslük tur müşterimiz var. Ona göre... Saat on bir gibi burada olacaklar. Öğlen yemeği için. Ellerini ovuşturarak bakındı etrafına. Biraz kilo almıştı. Güneşten bronzlaşmış teni, başına sardığı poşusuyla ilginç bir görüntüsü vardı. Yan gözle dışarıya batlı. Emre Can oynuyordu. O da serpilmiş, büyümüştü. Hayatından memnun görünüyordu. Şerif işlerinin iyi gitmesinden memnun mutfaktaki bulaşıkçı kadına gülümsedi: - Bugün biraz yorulacaksın Fatma Abla... Kadın omuzlarını silkti: - Olsun, iş olsun da yapalım... Restoran, hiç beklemedikleri kadar tutulmuştu. Bunda Şerif’in gösterdiği titizliğin büyük katkısı vardı tabii ki. Her sabah erkenden kalkıyor, gerekli kontrolleri yaptıktan sonra aşçı Veysel Ustayla birlikte pazara gidiyor ve o gün için gerekli malzemeyi günlük alıyordu. Bir gün önceden kepenkleri indirmeden ertesi günün listesi yapılıyordu. Son derece koordineli bir çalışma içindeydi. Saat on bir, on bir buçuk arası her şey hazır oluyordu. Ocak yakılıyor ve Veysel Usta ızgaranın başına geçiyordu. Halil Antalya’da bazı tur şirketleriyle de anlaşmalar yapmış, bu suretle işlerini daha da geliştirmişlerdi. Şimdi turist gezdiren şirketler belli bir komisyon ve indirim karşılığında konuklarını bu restorana getiriyorlardı. İki ay içinde kendini amorti edecek gibi görünüyordu. Şerif bütün gün hiç durmadan çalışıyor, günün sonunda yorgun ama huzurlu bir şekilde kaldıkları küçük odaya çekiliyordu. Emre Can uyumuş oluyordu o yatmaya girdiği zaman. Yatağına uzanıyor ve günün hesaplaşmasını yapıyordu kafasında. Yenilikler düşünüyor, bir sonraki günü planlıyordu… Zaman zaman Nazan gözlerinin önüne gelse de eskisi gibi etkilenmiyordu artık. Silip çıkartmayı başarmıştı yüreğinden. Zaten ayrılmayı isteyen oydu. Bu evlilikten rahatsızlık duyan oydu. Bu nedenle aşırı gelebilecek bir sarsıntı yaşamamıştı. Sadece kızgındı Nazan’a... Zavallı kadının hiçbir suçu olmadığı hâlde kızgındı. Ondan üstün olmasına, ondan olgun olmasına, onun karakteriyle kendisini ezmesine kızgındı. Öfkesini onu terk ederek almıştı. Pişman değildi... DEVAMI YARIN 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.