"Hay deli kız, aklımı başımdan aldın!.."

A -
A +

Neveser Hanım yaşlanmıştı. Saçları bembeyazdı ama her zaman olduğu gibi bakımlıydı...

 
 
Genç kız, kapıda kendisini bekleyen Ayşen’e döndü:
- Ayşen Abla, dayım geldi mi?
Ayşen gülümsedi sevgiyle:
- Hayır canım, daha gelmedi... Anneannen ve yengen evde... Matmazel de yanlarında...
Elif koşar adımlarla girdi içeriye. Salonun kapısını açtı ve neşeyle bağırdı:
- Ben geldiiiim...
Neveser Hanım korkuyla zıpladı:
-Hay deli kız, aklımı başımdan aldın, nasıl dalmışım kendi hâlime, yüreğim yerinden fırladı sandım.
Nazan gülmeye başladı oturduğu yerden:
- İlahi Elif, öldürecek misin bizi!..
Elif, koşar adımlarla anneannesinin yanına geldi:
- Ah benim tontonum, korkuttum mu seni? Kıyamam...
Neveser Hanım yaşlanmıştı. Saçları bembeyazdı ama her zaman olduğu gibi bakımlıydı. Çok şık, siyah bir elbise vardı üzerinde... Matmazel ise bir köşede her zamanki gibi kitabına dalmıştı. Nazan yerinden kalkıp genç kızın karşısına oturdu:
- Telaşlısın Elif, bir şey mi oldu?
- Yenge, senden çok önemli bir isteğim olacak. Benim için bunu yapmalısın...
              ***
Nazan ve Önder’in bu konağın şu anda oturdukları salonunda kıyılan nikâhlarının ardından yirmi bir sene geçmişti. Bu zaman zarfında çok şey değişmişti. Neveser Hanım yaşlanmış, eski dinamikliğini kaybetmiş, konaktan dışarıya çıkmaz olmuştu. Matmazel ise artık bir genç kız olan Elif’in sorumluluğunu nispeten de olsa üzerinden atmış, ama onun emektar hizmetlerinin ardından biraz da Nazan’ın isteğiyle konaktan gönderilmemiş, evin bir ferdi olarak yerini almıştı. Küçük bir odası vardı ve Tunalı ailesinin vazgeçilmez bireylerinden biri olmuştu. Ayşen ise hâlâ görevine devam ediyordu. Hiç aksatmadan hizmet ediyordu Tunalı ailesine. Keza mutfakta çalışan Fatma Hanım ve kocası Tevfik de hâlâ konaktaydılar. Şoför cemil değişmişti bir tek. Onun yerine evdeki hanımlara hizmet verecek bir genç alınmıştı işe. Sürekli konakta duruyordu ve hanımların isteklerine göre hareket ediyordu.
Önder Beyin şoförü ise yaklaşık on yıldır çalışıyordu yanında ve bu gidişle uzun yıllar daha çalışmaya devam edecekti.  Geçen bunca yıl içinde asıl konuşulması gereken ise Nazan’dı... Tunalı ailesinin hanımı olmak kolay taşınabilecek bir konum değildi. Nazan bunun bilinciyle kendini yetiştirme konusunda inanılmaz bir azimle çalışmıştı. Dışarıdan tahsilini tamamlamış ve Paris’te stilistlik okuluna kayıt yaptırarak bir süre İstanbul Paris arasında mekik dokumuştu. Bu arada Fransızcası mükemmelleşmiş ve okulunu başarıyla bitirdikten sonra kocasının deri hazır giyim fabrikalarında baş stilist olarak çalışmaya başlamıştı. Düzenlenen defileler büyük ses getirmiş, Avrupa hatta Amerika’nın bile çok aranılan stilisti olmuştu. Tabii ki üretilen giysiler de büyük ün yapmış, Önder servetini karısının da yardımıyla neredeyse üçe katlamıştı… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.