Bu konuşma heyecan veriyordu ona...

A -
A +
Hayatında ilk defa böyle heyecanlanıyordu. Yüreğinin kıpır kıpır olduğunun o da farkındaydı.
    Genç adam kaşlarını kaldırdı heyecanla: - Sen mi? Asla... Seni unutmam mümkün değil artık... Seni unutacak kadar ayrı kalmak istemiyorum ben... Anlıyorsun değil mi? Evet, genç kız anlıyordu. Bu konuşma heyecan veriyordu ona. Hayatında ilk defa böyle heyecanlanıyordu. Yüreğinin kıpır kıpır olduğunun o da farkındaydı. Oturdukları yerden kalktılar yavaşça ve yan yana yürümeye başladılar. Eda onları görünce fal taşı gibi açtı gözlerini ve yanındaki arkadaşlarına döndü: - Ben mi yanlış görüyorum yoksa... Elif ve Emre Can!.. Beren memnun bir ifadeyle bakarak, gülümsedi: - Ooo... Bir aşk doğuyor kızlar... Nazlı heyecanla ellerini çırptı: - Eveeet... Bunun manası, artık her yaz buraya geleceğiz demektir... Kahkahalar patlayıverdi bir anda. Elif ve Emre Can da gülüyorlardı...       *** Her şey yıldırım hızıyla gelişmiş, Emre Can ve Elif birbirlerine karasevdalı gibi tutulmuşlardı… Günler hızla geçiyor ve gençler hayatlarının en muhteşem, en mutlu günlerini yaşıyorlardı. Bölgenin altını üstüne getirmişler, keyif içinde gezmişler, bu arada sevdalarını büyütmüşlerdi. Şerif, oğlunun hiçbir şeyi görmemecesine tutulduğu bu genç kıza karşı mesafeliydi. Kim olduğunu, ailesinin ne olduğunu bilmiyor, onun anlattıklarından bir şeyler çıkartmaya çalışıyor, yüreğinin bir kenarından çöreklenmiş duran sıkıntıyı bir türlü atamıyordu. Elif ise ayrılık gününün yaklaşmasıyla şimdiden sevdiği insana duyacağı özlemin hırpalayıcı etkilerini hissediyor, bir yandan da bir an önce gidip dayısı ve yengesiyle konuşmak istiyordu. Evlenmeye karar vermişlerdi. Elif bu kadar çabuk verilen bir kararın sağlıklı olup olmadığı konusunda karşısına çıkacak itirazları bertaraf etmenin yollarını planlıyordu. Eda, Beren ve Nazlı ise bir aşk hikâyesinin en yakın şahidi olmanın verdiği heyecanla iki genci destekliyorlar, karşılarına çıkabileceğini düşündükleri tüm engelleri dâhiyane fikirlerle alt etmek için yarışıyorlardı… Ayrılık günü geldiği zaman gençler erkenden uyandılar. Emre Can durgundu. Elif ise ağlamaklı, hiç konuşmuyordu. Sabah kahvaltısından sonra bavulları indirdiler. Şerif kızların yanına geldi: - Yine bekliyoruz küçük hanımlar... Nazlı atıldı: - Şerif Amca, her şey çok güzeldi. Çok teşekkürler... Elif saygıyla kalktı ayağa ve Şerif’in elini öptü: - Çok teşekkürler... Adam dikkatle baktı genç kıza, gülümsedi: - Sağ ol kızım... Sağ ol... Vedalaşma biraz uzun sürdü. Emre Can, Elif’in yüzüne dikkatle baktı: - Senden haber bekliyorum... Ailenle konuşur konuşmaz bana haber vereceksin ve geleceğim... Onlarla tanışacağım, tamam mı? Başını salladı genç kız. Emre Can fısıldadı: - Haydi, güle güle gidin. Dikkatli ol yolda... Mola verdiğiniz yerlerden ararsın beni... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.