"Annem bunu duyunca çok şaşıracak!.."

A -
A +

 

"Sen bu işe karışma Hakan. Koskoca kız, ne yaptığından kendi sorumlu!.."

 
 
Dilek kocasının durgun hâlinden bir şeyler olduğunu hemen anlamıştı. Hakan eve gelir gelmez odasına geçmiş, kıyafetini değiştirip akşamki davet için hazırlanmıştı. Balayından döndüğünden beri inanılmaz bir tempoyla yaşıyorlardı. Kayınvalidesi ve kayınpederinin varlığı her an üzerlerinde hissediliyor, onların yönlendirmesiyle hayatlarını sürdürüyorlardı. Leyla Hanım’ın zaman zaman aşağılayıcı tavırları gücüne gitse de Dilek’in ters bir tepkisine maruz kalmamak için duymazlıktan ve görmezlikten gelmek zorunda kalıyordu.
Ay sonuna daha nereden baksan on, on iki gün varken maaşı tükenmişti. Buna rağmen Dilek’in masrafları bitmiyor, Hakan zor günler yaşıyordu. Elindeki kredi kartından nakit para çekmeye başlamıştı. Başka türlü karısının arzularına yetişmesi mümkün olmayacaktı. Daha birkaç gün evvel gelecek ayki maaşından avans çekmiş, onu da bir iki gün içinde bitirmişti. Dilek iki günde bir dışarıda yemek istiyor, seçtiği mekânlar ise genç adamın gelirinin çok üzerinde, oldukça lüks yerler oluyordu. Bunlar yetmiyormuş gibi bu yemeklere zaman zaman arkadaşlarını da davet ediyor, Hakan iki kişilik yerine dört, beş kişilik para ödemek zorunda kalıyordu. Dilek kocasının yüzünün asık olduğunu fark edince yaklaştı:
- Ne oldu Hakan, neşesizsin?
Hakan yutkundu. Başını iki yana salladı:
- Bugün babam çağırmış, gittim, başlarına bir şey gelmiş.
Dilek gözlerini açtı:
- Aaa, ne olmuş?
- Esra… Esra kaçmış evden. Tanımadığımız bir adamla gitmiş.
Dilek bir an hayretle baktı kocasına sonra da tuhaf bir kahkaha attı:
- Sahi mi? Hah, hah, hah… Bak sen! Hiç de belli etmiyordu. Eee, nereye gitmiş?
- Bilmiyorlar Dilek. Polise falan haber vermişler ama bir haber yok. Ben ne yapabilirim ki…
Dilek ciddileşti bir anda:
- Böyle şeyler istemem Hakan. Sakın karışma. Koskoca kız, ne yaptığından kendi sorumlu. Seni karıştırmasınlar bu işe.
Sonra sinsi bir gülüşle mırıldandı:
- Annem bunu duyunca çok şaşıracak…
Kocasına döndü:
- Neyse boş ver bunları şimdi, hazırsan çıkalım.
Şımarık bir ifadeyle devam etti:
- Hulusi Bey’in damadı karısına sergiden bir tablo almış. Çok kıymetliymiş. Biz de alırız değil mi bir resim? Müjgân Yener’in sergisi var… Yarın kokteyline gideceğiz. Gidilince alışveriş yapmak lazım.
Hakan yutkundu:
- Alırız almasına da biraz idareli harcamamız lazım…
Dilek gözlerini kıstı:
- Almayacaksan babama söylerim o alır. Herhâlde kaçan kardeşini bulmaları için annenlere verdin paraları.
Hakan cevap vermedi. Bu tür tehditler gururunu okşuyordu artık. Münakaşa etmek istemiyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.