Gül iken kül oldu!

A -
A +
Üzerinden bir gün geçti ama Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamalar henüz güncelliğini koruyor. İzin verirseniz bugün hem Gül'ün verdiği ima yollu mesajlara, hem de muhalefet blokunun durumuna yeniden bir göz atmak istiyorum...
Abdullah Gül, bir fâninin ulaşmayı hayal ettiği tüm makamlara ulaştığını, kibirli bir dudak bükme hareketiyle anlattı.
Ancak unuttuğu bir şey var.
Bu makamları kendinden önce Abdullah Bey'e altın tepside ikram eden kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı.
Net...
Şunu kabul edelim ki Erdoğan, Saadet Partisi'nden kopan hareketin içinde olmamış olsaydı, Abdullah Gül'ün alacağı oy oranı ancak yüzde 0.66 seviyelerinde olacaktı. 
Abdullah Gül, geniş bir mutabakat sağlanamadığı için aday olmaktan vazgeçtiğini söyledi. 
Burası çok önemli...
Yani beyefendi, bu makamın kendisine bir kez daha altın tepside sunulmasını beklemiş. "Bana bu makam altın tepside sunulsaydı, Erdoğan'ı da bana bugüne kadar arka çıkan dava arkadaşlarımı da bir çırpıda satıverirdim" diyor. 
"Bana bu imkân verilseydi, bir zamanlar bana hakaretler yağdıran, 'Çankaya'da imam istemeyiz' diyen, 'Erdoğan'ın kâtibi' diyen, eşimin başındaki başörtüsünü playboya benzetenlerle iş birliği yapacaktım" diyor. 
"Bana bu imkân verilseydi asker ve polis katili PKK'nın istediğini yerine getirecek ve Erdoğan'ın devrilmesinde başrol oynayacaktım" diyor. 
Ama o imkân verilmedi işte...
Yani Türkçesi, "Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir" diyen başka bir babayiğit çıkmadığı için vazgeçtiğini söyledi.
AK Parti'ye laf çakmak için çıktığı ekranların önünde bunları söyleyerek kendini tamamen bitirmiş oldu. 
Milletin gönlünde Gül iken, kül oldu gitti. 
Tarih bundan sonra kendisini, AK Partili görünürken, arka planda AK Parti'nin kuyusunu kazmaya çalışan, kardeşim dediği insanları makam ve mevki uğruna satmaya çalışan biri olarak hatırlayacak. 
Gelelim Gül'ün açıklaması sonrası muhalefet blokunun durumuna...
Sıfır baraj ve çatı aday iddiasıyla yola çıkan CHP'nin hâli perişan. Bir okurumun söylediği gibi, 15 milletvekilini İyi Parti'ye vererek bizi "Siyasi Muta Nikâhı" ile tanıştırdılar. 
Kemal Kılıçdaroğlu, liste üzerinden İyi Parti'ye kimin gideceğine tek başına karar vererek aslında FETÖ tarzı bir "Katalog Evliliği" gerçekleştirdi lakin bu evlilik yürümedi. 
Meral Akşener'in İP'iyle kuyuya inilmeyeceğini çok çabuk öğrendi CHP lideri. 
Şimdi rotayı başka tarafa çevirdi. 
Önceki gün yaptığı açıklamada, kafasındaki yeni Cumhurbaşkanı modelini anlattı:
Mesela, "Ekonomiden çok iyi anlayan biri olacak" dedi. "Bizim adayımız 80 milyonu kucaklayan biri olacak" dedi. "Bizim adayımız kavgacı olmayacak, yapıcı ve birleştirici olacak" dedi.
Özetle, "Bende bu vasıflar olmadığı için aday olmuyorum. Ben ancak CHP'ye Genel Başkan olabilirim" dedi.
E, kendisi değil miydi meydanlarda, "Ben hesap uzmanıyım" diye bağıran. Kendisi değil miydi "Ben iktidara geldiğimde ayrım yapmaksızın herkesi kucaklayacağım" diyen. 
Kendisi değil miydi "Çok değil, bana sadece 5 yıl verin, gerisine karışmayın. Ülkeyi düzlüğe çıkarmazsam hesabını sorun" diyen. O fırsat eline geçmişken aday olmaması ne anlama geliyor olabilir sizce?
Söyleyeyim...

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.