Kim ne vaatte bulunuyor?

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti'nin manifestosunu açıkladı. "Ahdim olsun" diyerek "Faizler, cari açık ve enflasyon düşecek" dedi.  
"Vatandaşların hayat standartları artacak. 24 Haziran seçimleri Türkiye için milat olacak, istikrar kalıcı hâle gelecek. Hızlı karar ve icraat ile ekonomik büyüme ivme kazanacak" dedi.  
"Bireysel özgürlükleriniz emanetimizdir. Kadına karşı her türlü cahiliye âdetini ayaklarımızın altına aldık ve alacağız" dedi...
Bunlar çok önemli vaatler ancak bunlardan önce yerine getirilen vaatler de vardı. 
Taşeron yasası, emekliye iki bayram ikramiye, imar barışı, vergi anlaşması, esnafın borçlarının ertelenmesi vs...
Bunların devamı da gelecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim beyannamesini açıkladığı gün yeni müjdeler vermeye hazırlandığı bilgileri de geliyor.
İktidar kanadından bu vaatler gelirken, karşısındaki rakipler hangi müjdeleri veriyor, bir de ona bakalım.
Meral Akşener: Devlete ait tüm uçakları satacağım.
Temel Karamollaoğlu: 3. Havalimanı, Şehir Hastaneleri, Çanakkale Körfez Geçiş Köprüsü ve Kanal İstanbul başta olmak üzere bütün büyük projeleri durduracağım. 
Muharrem İnce: Sarayı satacağım ve o parayla 19 Mayıs’ta ‘gençlik bursu’ ve 29 Ekim’de ‘Cumhuriyet bursu’ adıyla öğrencilere harçlık vereceğim. 
Selahattin Demirtaş: Kodeste olduğu için konuşma şansı yok ama konuşabilse herhâlde 7 Haziran'da olduğu gibi terörü yeniden hâkim kılma yöntemiyle ülkeye barış getireceğini söylerdi.
İki taraf arasındaki farka bakar mısınız?
Bir taraf gelecek vadediyor, istikbal vadediyor. 
2023 yılında Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline getireceğini söylüyor. Yetmiyor, 2053 ve 2071 vizyonunu şimdiden belirliyor. 
Diğer taraf ise geçmişe takılıp kalmış. "Şunu satacağız, bunu durduracağız, şunu yıkacağız" demekten başka tek kelam etmiyor. 
Bir de hepsinin ortak vaadi var. "Erdoğan'ı devireceğiz" dediklerini de unutmamak gerek. 
Şimdi gelin, bu "yıkıcı" ve "satıcı" tarafın adaylarının partilerine şöyle bir göz atalım. 
Meral Akşener'in partisinden âdeta FETÖ’cü fışkırıyor. Akşener’in sosyal medya danışmanı Kerim Çoraklık'ın FETÖ’cü olduğu, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz dönemlerinde bizzat yazdığı tweetlerle belgelenmiş oldu.
Zaten bütün FETÖ teröristleri bir olmuş, sosyal medyada İyi Parti'yi destekliyor. 
Bu da belgeli!..
Fotoğrafları görmüşsünüzdür. 
17/25 Aralık döneminde "Cemaate Operasyon Hırsızlığı Sıfırlamaz" diyen ne kadar FETÖ’cü hesap varsa, hepsi isimlerini değiştirip "İyi Parti" yapmış durumda. Ama salaklıklarından olsa gerek, eski tweetlerini silmeyi unuttukları için suçüstü yakalandılar. 
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve şunu söyleyin:
Partinin içinde FETÖ’cü barındıran, parti dışındaki FETÖ teröristlerinin tamamından destek alan Meral Akşener'in, "Erdoğan gidecek, uçakları satacağım" diyerek âdeta FETÖ ağzıyla konuşması sizce normal bir durum mu?
Saadet Partisi ile devam edelim.
"Bütün büyük projeleri durduracağım" diyerek Gezi eylemcilerinin ve FETÖ teröristlerinin isteklerini yerine getireceğini söyleyen Temel Karamollaoğlu'nun, bunları başarabilmek için CHP ve İyi Parti ile iş birliği yapması size normal geliyor mu? 
İçinizden bu satıcı ve yıkıcı vaatlere oy verecek bir tek kişi var mı?
CHP'yi hepiniz biliyorsunuz.
Erdoğan'ı devirebilmek için gerektiğinde HDP ile, gerektiğinde DHKP-C ile ve gerektiğinde FETÖ ile iş birliği yapan CHP'nin bu ülkeyi yöneteceğini düşünsenize!..
O ittifakın içinde yer alan HDP'lilerden birkaçının devleti yöneten kadrolar içinde yer aldığını hayal etsenize? FETÖ'nün yeniden güçlendiğini ve yeniden bir tehlike hâline getirildiğini tahayyül etsenize?
Siz, gerçekten bu blokun kendi içinde ve uyum hâlinde devleti yönetebileceklerine inanıyor musunuz? Bunların işbaşında olduğu bir devlette, barışın ve huzurun hâkim olacağına gerçekten ama gerçekten inanıyor musunuz? 
Erdoğan tek adamdı ve tek adamlar hep diktatör olurdu değil mi? Bunlar işbaşına geldiğinde parlamenter sisteme geri dönecekti değil mi?
Yalan!
Vallahi de yalan, billahi de yalan!
Bakın Meral Akşener'e...
"Ben gelince herkesin banka borçlarını sıfırlayacağım" diyor mu, diyor. 
Bakın Muharrem İnce'ye...
Saray'ı satacağını ve parasını öğrencilere resmî bayramlarda burs niyetine vereceğini söylüyor.
Bakın Temel Karamollaoğlu'na...
Büyük projelerin tamamını göreve gelir gelmez durduracağını söylüyor. 
Peki, parlamenter sistemde sembolik görevi olan bir Cumhurbaşkanı bunları yapabilecek yetkiye sahip mi?
Değil...
O zaman bu vaatler, bu seçim rüşvetleri neyin nesidir söyler misiniz?
Sizden önce ben söyleyeyim.
Hepsinin tek hedefi var, o da ülkenin hazinesine çöreklenmek. Yatırımları durdurmak, ülkenin kazanımlarını yok etmek, bizi yeniden IMF kapılarında dilendirmek...
Bunlara ülkeyi teslim etmektense, yılanlarla dolu bir çukura atmak daha iyi vallahi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.