24 Haziran seçimlerini görebilecek miyiz?

A -
A +

Nice zamandır gerek siyaset dünyasında gerekse çevremde yaşanan olayları dikkatle izliyor, olan bitenleri anlamaya çalışıyorum. Gördüğüm hiçbir şey bana normal gelmiyor. 
Baştan başlayarak anlatayım.
Bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hepimiz evimizin içini düzene koymamız gerekir. Bunu koymadığımız süre içerisinde, gün gelir ya insanlar ayaklanır veya dış müdahale kaçınılmaz hâle gelir" diyerek ayaklanma olabileceğinin sinyalini verdi.
Hemen ardından Temel Karamollaoğlu sahne aldı:
"Eğer siz baskıyı arttırırsanız hiç tereddüdünüz olmasın, bir kalkışma meydana gelir müsebbibi de siz olursunuz" dedi.
CHP'liler bu tehdidi neredeyse her gün savuruyor. Savurmakla kalmadılar, referandumun yıl dönümünde Türkiye genelinde oturma eylemi başlattılar.
Devlet dairelerinde işler tuhaf bir şekilde eski usule döndü. “Bugün git, yarın gel” demeler, vatandaşı isyan noktasına getirecek işler yapılmaya başlandı.
Ekonomi deseniz, döviz anlamsız bir şekilde almış başını gidiyor. Dövize endeksli olan benzin ve motorin fiyatları tavan yapmış durumda.
Uluslararası derecelendirme kuruluşları, Yunanistan gibi batık bir ülkeyi bile iyi gösterirken, Türkiye'nin notunu kırıyor.
Yunanistan demişken...
Bu batık ülke, dünyada örneği görülmemiş bir iş yapıyor. 4 savaş gemisi kiralayıp, Akdeniz'e salıyor. 
Orta Doğu'daki gelişmeler yeni bir ivme kazanıyor. İran'la nükleer anlaşma durup dururken iptal oluyor. Amerika bir yandan büyükelçiliğini İsrail'e taşıyarak bölgeyi cehenneme çevirirken, diğer yandan Suriye'de "Arap Gücü" altında bir örgüt kurarak YPG'lileri bu örgütün bayrağı altında topluyor.
İç siyasette tuhaf dengeler ve denklemler kuruluyor, garip söylemler geliştiriliyor. 
Seçim atmosferine girdiğimiz şu dönemde, her seçim öncesi inanılmaz algı operasyonu yapan FETÖ'cü teröristler, garip bir suskunluğa gömülmüş durumda...
Sadece onlar değil...
Meral Akşener de anlamsız bir şekilde sessizliğe gömülmüş durumda. 
Var mı yok mu belli değil.
Bir yerlerden gelecek bir haberi beklercesine sadece, "Ben Cumhurbaşkanı olacağım" deyip duruyor. 
Kılıçdaroğlu, en iyi ihtimalde bile kazanamayacakları belliyken, inat ve inançla, "Kiraz mevsimi geliyor. Yeni bir bahara uyanacağız. Biz iktidara geleceğiz" diyor. 
Fetullah Gülen isimli vatan haini, Pensilvanya'daki malikânesinde altını çize çize “suikast” mesajları veriyor. Yapılacak suikastın hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olacağını da açık açık söylüyor. 
Bazı televizyon ve gazetelerde, “Erdoğan seçimi kaybetse dahi gitmeyecek” şeklinde bir algı operasyonu yürütülüyor.
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ekrana çıkıp, "Turgut Özal nasıl gittiyse Erdoğan da öyle gidecek. Süleyman Demirel 6 kere nasıl gitmişse öyle gidecek" diyor. 
Özal zehirlenerek bertaraf edilmiş, Demirel darbelerle gönderilmişti. Muharrem İnce bunları bilmiyor olamaz. Bildiğine göre, neden özellikle bu iki isim üzerinden örnek veriyor?
Ve tüm bunlar yaşanırken…
ABD kaynaklı askerî kulisleriyle ünlü haber-analiz sitesi Veteranstoday, İsrailli suikastçıların Erdoğan’a suikast yapmak üzere Türkiye içinde bulunduklarını yazıyor.
Yaptığı kulis haberlerinin doğruluğuyla tanınan sitenin haber müdürü Gordon Duff’ın imzasıyla yayınlanan analizde, Erdoğan’ın en son İsrail büyükelçisini ülkeden göndermesi nedeniyle uzun süredir gerilen ilişkilerin yeni bir eşiği geçtiğini belirtiyor.
ABD’nin de Erdoğan öldürülmeden İran’a saldıramayacağına inandığını söylüyor Gordon Duff...
Tüm bunları alt alta koyalım.
Şu yaşananlar size normal geliyor mu bilmiyorum ancak bana hiç normal gelmiyor.
Sanki birileri 24 Haziran seçimleri yapılmasın istiyor. Erdoğan'ın bu son seçimi kazandığında, önünde hiçbir engel kalmayacağını bilen ve anlayan bu kesimin, iş işten geçmeden Cumhurbaşkanı'nı ortadan kaldırmayı hedefledikleri anlaşılıyor. 
Dahası, Ankara'da tuhaf şeyler oluyor.
Detay vermeyeceğim ancak, Ankara'da çok önemli görevlerde olan bazı kritik isimlerin FETÖ'den dolayı görevden uzaklaştırıldığı ve FETÖ'den sorguya alındığı konuşuluyor.
Özetle...
Sessiz bir tehlike yaklaşıyor gibi hissediyorum. Bu dönemde, tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi uyanık olmamız gerektiğini düşünüyorum.  Ve en önemlisi… Erdoğan'ı her zamankinden çok daha iyi korumamız gerektiğine inanıyorum.  Özellikle de suikast girişimlerine karşı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.