EZBER BOZANLAR – HİKMET TANRIVERDİ

A -
A +
Bu haftaki ezber bozan ismimiz Malatyalı iş adamı, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi bey. Kendisiyle tüm ticaret hayatını ve ticari tecrübelerini anlattığı  gençlere ilham kaynağı olacak keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Hikmet Tanrıverdi, 1962 yılında ailesinin İstanbul’a göçünden 40 gün sonra dünyaya gelir. İlköğretimi çocukluğunun geçtiği Bayrampaşa’da okur. Öğretmeninin ısrarıyla devlet parasız yatılılık ve bursluluk sınavına girer. Okulunda bu sınavı kazanan ilk öğrenci olur. Lise öğrenimine Haydarpaşa Lisesi’nde devam eder. “İlk defa vapura liseye kayıt olmaya giderken bindim” diyor. Ekonomik zorluklarla mücadele eden bir ailenin ferdidir. Bir pasajda odabaşılık yapan babası, sınavı kazanan Tanrıverdi için noterde 60 bin TL’lik kefaletnameyi eli titreyerek imzalar. İlkokul yıllarında sokaklarda galeta, su satarak, tezgâhtarlık, fabrikada işçilik yaparak ailesine destek olmaya çalışır. Lise döneminde abisinin Mercan’daki fermuar firmasında da çalışmaya başlar bir yandan. “Firmamızda Yahudi bir ortağımız vardı. Ticareti onun çıraklığını yaparken öğrendim” diyor. "Üniversiteye şimdiki öğrenciler gibi bir hazırlık sürecimiz olmadı" diyen Hikmet Tanrıverdi, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni kazanır ve bitirir.
 
 EZBER BOZANLAR – HİKMET TANRIVERDİ
 17 yaşında ilk şirketini kurdu
 
1979 yılında kendi işini kurar. Konfeksiyon aksesuarları satışı yaptığı küçük bir dükkân açar. Bir yandan üniversite, bir yandan da iş hayatındaki mücadele ile belli bir noktaya ulaşır. Laleli, Zeytinburnu ve Merter’de dükkânlar açarak işini büyütür. Büyümeyle piyasadaki farklı fırsatların da farkına varır. 1990 yılında ilk defa yurt dışına, Tayvan’a gider. Türkiye’de açacağı fermuar fabrikası için makineler alır ve imalata başlar. Düğme, tela, astar, kumaş derken farklı üretim alanlarına açılarak iş alanını genişletir.
 
Çalışanlarını şirkete ortak etmiş...
 
Tanrıverdi anlatıyor: “Ana işim dışında işimi büyütürken yanımda çalışanlarla beraber büyüdüm. Onları yeni açtığım şirketlerin ortağı yaparak işlerin başına koydum. Ticaret hayatımda 50'den fazla ortağım oldu. Böyle birlikteliklerin çok büyük imkânlar getirdiğine inanıyorum. Bir dönem Ege Giyim Sanayicileri dış ticaret şirketinin ortağı oldum. Buradaki çok ortaklılık modelini 500 ortakla GİSAD dış ticaret şirketinde uyguladım. 5 yıl başkanlığını yaptım. 2001 yılında ihracatı 1 milyar doları aşan Türkiye’nin ilk şirketi olduk. Daha sonra 2002 yılında bu şirketten ayrıldım...”
Hikmet bey, Merter İş Adamları Derneği’nin ve Konfeksiyon Sanayicileri Derneği’nin kuruluşunda yer alır ve bir dönem başkanlıklarını yapar. İstanbul Ticaret Odası’nda meclis üyeliği ve yönetim kuruluğu üyeliği yapar. Malatya İşadamları Derneği’nin de kurucularındandır. 2001 yılında Malatyaspor Başkanlığına getirilen Tanrıverdi, 2006 yılına kadar spor kulübünü yönetir. 2008 yılında İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanlığına seçilen Tanrıverdi, yaklaşık 9 yıldır buradaki görevini başarıyla sürdürmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır.
 
EZBER BOZANLAR – HİKMET TANRIVERDİ
- Hayatınızda başarılarınız mı yoksa başarısızlıklarınız mı size daha çok şey kattı?
Benim için hayatta herkes ilk başta yüzde yüz güvenilirdir. Bunun acısını hayatta çok çektim ama pişman değilim. Çok büyük hırslarım olmadı. Zor zamanlarımda kendimi kapatmadım, kahretmedim. Büyük ekonomik sorunlar yaşadığım dönemde kendimi yıpratmamaya çalıştım. Çünkü her şeyin başı sağlık. Hayatımda Malatyaspor Kulüp Başkanlığı dönemime kadar hep başarılı oldum. Ne zaman ki spor kulübü başkanlığı yaptım anladım ki siz her şeyi tam yapsanız da başarısızlık yine de olabiliyor. Ticari başarısızlıklarım da bana çok şey kattı. Dostlarımın varlığını gördüm. Allah’a olan inancınız her olumsuzluğa “bu, hakkımda hayırlıdır” demeyi öğretiyor.
Hep başarılı insanları görür ve önemser herkes. Oysaki belki de 1000 kişide sadece 1’i başarılı oluyor. 999 tane başarısızlık hikâyesi var. Sadece başarıya ve başarılı insanlara odaklanmak insanları demoralize eder. En başarılı değil de daha alt profilde olan insanlar psikolojik olarak kendilerini kötü hissediyorlar. Halbuki başarı da başarısızlık da bir sonuçtur. Başarısızlıkların gelecek olan başarılar için insanı motive etmesi gerekir.
- Hazır giyim sektöründe Türkiye’nin sizce neden dünya markası yok?
Bir ülkede dünya markası çıkması için tüm zeminlerin buna hazır olması gerekir. Türkiye’nin geçmişine baktığımızda 1983 yılında rahmetli Turgut Özal’ın iktidara gelmesiyle ihracat süreci başladı ve 1990’lı yıllarda ivme kazandı. Bir dünya markası için bu süre yeterli değil. Marka olmak belli bir süreç gerektirir. Şu an firmalarımız uluslararası arenalarda ciddi şekilde hızla büyüyor. Örneğin LC Wakiki markası hem Türkiye’de hem de dünyada hızla büyüyen bir marka. Yola 2001 yılında çıkan LC Wakiki 15 yılda bu seviyeye geldi. Bir 15 yıl sonra daha ileri seviyelere gelecektir. Bu örnek gibi daha birçok gelişen firmamız var.
Şu an Türk firmalarının uluslararası arenada elektronik ticarete katılmasını sağlayacak bir proje üzerinde çalışıyorum. Bu projeyle Türk firmalarına lojistiğinden satış platformlarına her alanda destek sağlayarak onları dünyaya piyasasına taşıyacağız.
- Ticarette büyümek için risk almak şart mıdır? 
Ben hep risk aldım. Ama ticarette risk almadan da büyünülür. Mesela birçok iş adamı ticarette kazandıklarını gayrimenkule yatırarak hem çok büyük kazançlar elde ediyor, hem de kendilerini güvence altına alıyorlar. Ben ticaret hayatımda hep sigorta düşünmeden ilerledim. Her kazandığımı yeni bir işe yatırdım. Sıfırdan başlasam yine aynı yolu izlerdim. İşinizi büyüterek, binlerce insanın evine ekmek götürmesine vesile olmak büyük bir keyif ve mutluluk. Ticaret hayatım boyunca yanımdaki insanlara da kazandırarak, tüm çevremle büyüdüm.
- Sizce ticaretin en büyük zorluğu ya da riski nedir? 
Ticaret hayatında bugün maddi olarak çok iyi bir konumdayken, sizin dışınızda gelişen herhangi bir olayla yarın hiçbir şeyiniz olmadan hayata devam etmek durumunda kalabilirsiniz. Psikolojik olarak tüm durumlara hazır olmak gerekir.
- Türkiye’nin hazır giyim ihracatındaki şu anki konumunu ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hazır giyimde dünyada 8. üretici ülkeyiz. Avrupa’nın 3. tedarikçi ülkesiyiz. Bu sıralamalara baktığımız zaman sektörün daha da büyüyebileceğini düşünüyorum. Ticaretin şartları, satış yöntemleri, satış kanalları değişiyor. E-ticaret alanı çok hızlı büyüyor. Biz de bu değişim süreçlerine ayak uydurabilirsek hazır giyimde uluslararası platformda daha da iyi yerleri görebiliriz. İnovatif ürünler üretebilmek, tasarımcı yetiştirebilmek büyük önem taşıyor. Normal bir çay bardağını 1 liraya satabilirken, tasarım bir bardağı 10 liraya satabilirsiniz. Türkiye’de ilerleyen dönemlerde standart iş yapanların piyasalarda çok şansı kalmayacak.
- Ticarette üniversite eğitimi almış olmak fark oluşturur mu?
Ayakkabıcıysanız diplomalı ayakkabıcı olursunuz. Üniversite eğitiminin diploma ve etiketten başka ticarete doğrudan etkisi yoktur. Ancak hayat sadece eğitimden ibaret değildir, kültür kazanmakta çok önemlidir. Kültürü üniversite ortamında alıyorsunuz. Üniversite ortamının yeme-içme kültürü, okuma, hayatı takip etme, sosyalleşme anlamında çok katkısı vardır.
- Ticarete atılmak isteyen gençlere mesajınız nedir?
Gençler ticarete atılmadan önce mutlaka o işin çıraklığını birkaç sene yapmalılar. Aile şirketi olanlar bile önce yabancı bir yerde çırak olarak çalışsınlar. Sonra fırsatları değerlendirsinler. Başarısızlıktan korkmasınlar. Her başarısızlık daha sonra gelecek başarılara ulaşmak için insana bir şey öğretir.
Bulundukları eğitim ortamlarında tüm imkânları sonuna kadar kullansınlar. Mutlaka bir değil en az üç dil öğrensinler. Dünyadan kopuk olmasınlar. Eskisi gibi bilgiye ulaşmada sınır yok. İlgi duydukları alanlarda bilgiyi takip etsinler. Araştırmacı ve güncel olsunlar. Sosyal medyayı yararlı anlamda takip etsinler. Dünyada neler olduğunu takip etmeleri gerekiyor. Gelişerek tüm yeniliklere entegre olabilecek seviyeye kendilerini getirsinler. İnovatif olsunlar. İnovasyonu sadece somut, elle tutulur yeni bir ürün olarak düşünmemek gerekir. Soyut anlamda da inovatif olunulabilir. Hizmeti farklı şekilde sunmakta inovatif bir fikirdir. Küçük yeni fikirler büyük değişimleri ortaya çıkarabilir.
 
Hikmet Tanrıverdi ekliyor;
Ne olmak, nerede olmak istiyorsanız önce onu gönülden isteyeceksiniz. Zaten bir şeyi çok istediğiniz zaman o hedef için kendinizi çok çalışmak, geliştirmek zorunda hissedeceksiniz. Bu yolda yılmadan hedefinize doğru ilerleyeceksiniz. Tüm zorlukların üstesinden gelip kendinize koyduğunuz hedefe ulaşmanın hazzı çok büyük, bunu yaşamalısınız…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.