Dışarıda deli dalgalar...

A -
A +

Yenilginin de ‘ayıp’ olanı var, ‘skandal’ olanı var. Ancak şu son Beşiktaş mağlubiyeti ikisinin de ötesindedir. Tamamdır; oyunu kilitlemişken fahiş bir hatayı en iyi yerinizden, kalbinizden vurarak yaptı Muslera... Ancak sonrası tam bir felaket. Hatta utanılacak bir durum...

Şarkıyı şöyle tamamlayalım o zaman...
‘Aldır gönül aldır... Hem de fena halde aldır...’  Oyun lideri olmayan, bu tür maçları algılamaktan uzak bir oyuncu gurubu ve teknik kadrosu ile tam tersine her şeyiyle oturmuş bir takım karşısında ‘ucuz’ kurtuldular...
Yazının buradan sonrasını yakın döneme kadar kulübün ‘iletişim’ departmanında önemli bir görev üstlenmiş olan ve şimdilerde olan biteni bizim gibi uzaktan seyretmekle yetinen İskender Baydar’dan alıntılıyorum.
“Tudor’la geçirilen dönemde;
Galatasaray iki kez Fenerbahçe ile evinde oynadı, bir beraberlik, bir mağlubiyet aldı.
Beşiktaş ile bir kez evinde, bir kez deplasmanda oynadı; iki mağlubiyet aldı.
İki kez Trabzon deplasmanına gitti, ikisinde de yenildi.
Başakşehir ile iki kez oynadı, ikisini de kaybetti. Üstelik bu iki maçta kalesinde tam 9 gol gördü.
Taraftarı belediye çalışanlarından oluşan, tabansız, suni bir takıma karşı alınan iki mağlubiyet ve yenilen 9 gol.
Kelimenin tam anlamıyla skandal….
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor ve Başakşehir’e karşı oynadığı maçlarda 2 gol atarken 18 gol yedi.
Ve 8 maçta sadece 1 puan alabildi.
Bu manzaraya rağmen hâlâ ‘Tudor ile devam’ diyebilecek babayiğit varsa önden buyursun.
Kaldı ki Florya’yı çözmeden hiçbir şeyin çözülemeyeceğini sağır sultan bile anladı da hâlâ anlamamakta ısrar edenler var ne yazık ki...

Bir de hakem meselesi var
Galatasaray uzun zamandır hakemler açısından mağdur olan bir takım.
Ama bunu ne teknik direktör ne de futbolcular değiştirebilir.
Değiştiremedikleri gibi değişmedikçe moralleri bozulduğundan performansları da bundan etkilenir.
Hakemlerin adil davranması sadece ve sadece Galatasaray’ın spor kamuoyu ve federasyon nezdindeki etkinliğiyle sağlanabilir.
Ancak kulübe akıl verenler, stratejik konularda gidilecek yönü belirleyenler federasyon başkanından maaş alanlar ya da tarafgirliği malum yorumcular olursa bu nasıl temin edilebilir, bunun bende bir cevabı yok.
Umarım kulüpte vardır.
Bu yönetimin düşünceleri ile Fatih Hoca’nın hedefleri örtüşür mü bilemiyorum ama bu kadroyu şu an en iyi yönetecek kişinin Fatih Terim olduğuna inanıyorum.
Bırakın, Fatih Hoca pili bitmiş bu federasyonun, bu merkez hakem kurulunun ve bilumum taraflı kurumların fişini Galatasaray taraftarının desteğiyle çeksin...
Bu savaşa soyunmazsak zaten kaybedeceğiz.
Fatih Hoca bu kavgaya hazırsa gelsin birlikte kaybedelim.”
Yarıştığı rakiplerinin bir zırhla kaplı olduğu ama kendilerinin çok ince bir zarla kaplı olduğunu ve düşüşün başkanlarının ‘kulüpler birliği başkanı’ olmasıyla başladığını da unutmayalım.. 
Şimdi dağılabiliriz..

POST-İT

“Kuşkusuz spor, herkesin kendini ‘üstat’ gördüğü bir konu.
Üretmemiş, okumamış, çalışmamış, hiçbir başarısı olmayanların ahkâm kestiği, estiği, gürlediği, yıktığı bir alan...”
Bu cümleler aynen FATİH TERİM’e aittir..

S-ÖZ: Bütün sevgileri atıp içimden, varlığımı yalnız ona verdim ben, elverir ki bir gün bana derinden, ta derinden bir gün bana ‘Gel’ desin. 
Ahmet Kutsi Tecer

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.