İçimizdeki Katar ve Çin!..

A -
A +

Hani miadını doldurmak üzereyken gelen bir teklif olur ve bu bir anlamda ‘emekli ikramiyesi’ gibi değerlendirilir ya; işte öyle bir şeydir bir Arap ülkesinden veya Uzak Doğu’dan bir teklif almak.
Bonus gibi bir şeydir.
Ancak...
Avrupa’dan veya bir başka kıtadan alınan teklif ise bir ‘ara durağa’ ihtiyaç duyar.
İşte tam da burasıdır o ara durak.
Bazı zamanlarda da son durak.
Bir oyuncuyu beğenirsiniz ve ancak 30 yaşını geçtikten sonra size yüzünü döner.
Her türlü şımarık isteklerde bulunur ve bunların da çoğu kabul olunur.
Fazladan ücret, vergi vermemesine rağmen katlanmış transfer bedeli ve hatta bonservis, üstüne de imza parası ve menacer ücreti derken; bir de bakmışsınız ki ‘cep delik cepken delik.’
Ardından UEFA kapısına ziyaretler, ricacı olmalar ve tabii ki CAS aşaması..
Türkiyemiz bir çarpıcı oyuncu için en cazip ‘son durak’ olmaya başladı.
Biz yaptık bunu.
Hem fazladan avantajlı sözleşmeler ve bir de Avrupa’ya entegre olup Avrupa kupalarından kopmadan futbol oynamak.
Yağlı börek.

YA YERLİ YABANCILAR
Yukarıdan anlattığım konuyu şimdi alalım ve 4 büyük takıma uygulayalım.
Bir Türk oyuncu için veya ligimizde ‘üçe beşe’ oynayan birisi için 4 büyük takımdan birinden teklif almak; değerini bir anda birkaç misline katlamak anlamına geliyor.
Çünkü...
Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve son dönem hariç Trabzonspor’un ilgisi hemen ücretlerin katlanması anlamına geliyor.
3’lük oyuncu oluveriyor 5’lik 6’lık..
Zaman zaman bu konuya bazı Anadolu takımları da gözünü karartıp girebiliyor ama sonuçta Avrupa’da olmadıkları için sıkıntılarını Türkiye Futbol Federasyonu ile hallediveriyorlar.
Mesela Antalyaspor...
Samuel Eto’o ve Samir Nasri’nin açtığı yaraları sarmaya çalışıyor hâlâ daha.
Özetle; 4 büyük yabancı oyuncunun sonlardaki ikramiyesi, aynı 4 büyük ise yerli oyuncunun fiyatını katlamak için kullandığı bir ‘aracı kurum’ muamelesi görmeye devam ediyor.
Biri bana şunu açıklayabilir mi mesela...
390 bin avroya oynarken çuvalla para karşılığı Galatasaray’a gelen, oradan Premier Lig’e sıçrayan ama küme düşmüş bir takımdan Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak bir takıma gelmek için 4,5 milyon avro isteyen Ndiaye; nasıl bir gelecek ve kariyer planlaması içindedir.

Alıştırmayın bizi böyle şeylere...
Hiç alışmadığımız ve bizim son yıllarda hemen hiç görmediğimiz bir şeyler oluyor futbol âlemimizde.
Fikret Orman ‘Fenerbahçe’nin talip olduğu oyuncularla ilişkiye geçmeyiz’ diyor, ardından Ali Koç ‘biz de sizin ilgilendiğiniz oyunculara talip olmayız’ diyor.
Hani nerede kaldı adam kaçırmalar!
Öte yandan Denizlispor yöneticisi İhsan Niyaz ezberimizi bozuyor...
Oğlu Recep Niyaz Denizlispor’a transfer diye; “Oğlum burada oynarken yöneticilik yapmam etik olmaz” diyor ve istifa ediyor.
Bu kadar zarafete alışkınlık değiliz.
Bünyeye ters gelebilir.

S-ÖZ:
“Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.” 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.