Futbol güzel problem çok

A -
A +

İşe teknik adamlardan başlayalım...    Önce şampiyon.            Galatasaray...            
Sıkıntılara gebe ve erken doğum yapan nur topu gibi dertlere boğulmuş bir camianın tek güvencesi takımın operasyon şefi olan teknik adamı...
Sever kaosu...
Nice bunalımlardan nice başarılar çıkarmışlığı var.
Yılda 4-5 milyon avro arası kazanan ve otuzunu geçmiş adamların çocuk gibi davranıp şımarıklık yapmalarından bir başarı çıkarmakta üstüne yoktur.
Blöfünü de restini de zamanında yapan bir pokerci yüzü vardır ama ruhuna hiç maske takmaz.
İnandırdıklarına yüreğini gösterir.
Yönetimini de taşır omuzlarında bazen.
Hiç ‘eksiğim var, sakatım çok’ dememiştir ve elindekilerden en iyi yemeği sofraya koyan bir aşçı titizliğiyle nakış gibi örer bir sezonu.
Şimdi Süper Kupa finalinin sendromundan çıkaracağı oyuncu grubunu Gomis başta olmak üzere rehabilitasyona tabi tutacak veya kökünü kazıyacaktır problem olanların.
Sonra yeni Fenerbahçe...
Bildiğimiz Fenerbahçe’nin kalıplarını kırmış olan, eski alışkanlıklarının tümünden vazgeçmiş görünen, hepimizin takımı olma yolunda emin adımlarla yürüyen bir yönetimin yeni dönemi emanet ettiği bir Hollandalı..
Cocu...
Bakmayın mülayim göründüğüne; çok serttir ve yolundan asla dönmez olduğunu biliyoruz.
Rüzgâr estirmez, rüzgârı bizzat kendisi yapar.
Gençleşmeyi başaracağı gibi camiayı eski alışkanlıklarından da hemen vazgeçirmeye başladığını cümle âleme göstermek yolunda emin adımlarla yürüyor.
Görüldüğü kadarıyla tribünlere de, spor medyasına da ve kesinlikle sanal aleme hiç prim vermiyor. Bildiğini yapıyor. Bildiğinden de taviz verecek gibi değil.
Bu Fenerbahçe artık saygıyı da davet ediyor Fenerbahçeli olmayanlardan.
En önemli test sınavına bu akşam Lizbon’da çıkıyor. Bize sunacağı resim aslında geleceğin nasıl şekilleneceği konusunda biraz daha net bir fikir verecektir.
Ve iki sezon şampiyonluğun üzerine bir de ‘transfer harikalarını’ ekleyip yepyeni bir sezona görkemli bir giriş yapan Şenol Güneş.
Bir öğretmen.
Tedrisatından geçen ve bir yıldıza dönüşen oyuncunun haddi hesabı yok.
Kalecinin kralı olduğu için bıkmış üstüne gelen rakiplerden ve nedenle çalıştırdığı tüm takımları öne gidecek şekilde ve kendi kalesinden uzakta oynayacak şekilde oynatmış.
Kalecinin kralının çıkardığı gol kralı kaç oldu acaba? Şimdi de Kanadalı bir göçmen çocuğuna el attı. Haydi hayırlısı.
Bir de şampiyonluk kelimesini anmayan ama gelecek bir iki sezon sonrasının sağlıklı planlarını uygulayan yeni bir yönetimin bize sunduğu bildik bir isim.
Ünal Karaman.
Trabzonlu değil ama nice Trabzonludan daha bordo-mavi bir hayatı var.
Çıkışı yaptığı ve ülke futboluna imza koyduğu şehrin hocasıdır o artık.
Başkan doğru adamı bulmuş, Özkan Sümer gibi bir futbol ulemasının altına yerleştirmiş ve geleceği kurguluyor artık.
Biraz sabır sonra hayal ve ardından gerçek.
Diğer hocalara haksızlık ettiğimi sanmayın çünkü Abdullah Avcı için bir gazeteyi komple doldurmam gerek.
Kitap yazılacak bir teknik adamdan söz ediyorum.
Ön sıraları rezerve eden ve ilk dörde kimseyi sokmayan bir alışkanlığı kıran ve oraları tırmalayan bir yapının mimarına saygı duymamak için art niyetli olmak gerekir.
Diğer hocaların kendi aralarında yarışacağına inandığım için ilk sıraların dışında ayrı ve özel bir lig oynanacağını düşünenlerdenim.
Ligi bulandırmak isteyenler tabii ki olacaktır. Geçmiş alışkanlıklarını sürdürmek isteyenler de olacaktır.
Onlara da sözüm şudur: Sizin geçtiğiniz yollardan biz vazgeçeli çok oldu..
Ne diyelim..
Lefter Küçükandonyadis Sezonu hayırlı olsun..

S-ÖZ :

“İnsanlar kırmızı güllerin peşinden koşarken ezdikleri papatyaların farkına bile varmazlar..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.