Hey gidi günler hey...

A -
A +
"Acaba benim ailem de böyle miydi? Ya onlar da beni ibadetimden vazgeçirmeye çalışırsa!..”     Yetiştirme yurdunda ilk namaza başladığım hatıramı anlatmaya devam ediyorum... Sömestirde birçok arkadaşım köyüne yakınlarına tatile gitmişti ama kimsem olmadığı için ben yurdun gediklileri arasındayım… Tatil bitince bu arkadaşların yurda dönmesini bekliyorum… Derken tatil bitti… Arkadaşlar yurda geldi… Namaz kılacak cemaatimiz tekrar kalabalıklaşacaktı… Aaa o da ne? Tatile gitmeden önce bizimle birlikte namaz kılmaya başlayan bir iki arkadaş, tatil dönüşü namaza gelmez olmuştu. Sordum birisine: -Niye namaza gelmiyorsun? Çocukça duygularla cevap verdi: -Biz namaz kılmıyoruz aslanım. -Niye ki? -Evde namaz kılacağım deyince annem öyle söyledi… -Ne söyledi? -Ne namazı dediler? Nereden çıkardın bunu, dedi… -Eee? -Ben de nereden öğrendiğimi falan anlattım… -Eee? -E işte öyle… Biz namaz kılmıyormuşuz. Sonra yanımdan uzaklaştı… Şaşırıp kalmıştım… Çocuklar ne kadar saf ve temiz birer kaptı… Onları biz büyükler kendi inançlarımıza, duygularımıza düşüncelerimize göre şekillendiriyorduk… Ve o arkadaşım anası babası ile hiç görüşmemiş olsaydı veya benim gibi anası babasını hiç bilmeseydi bizimle birlikte yetişecek ve namaz kılan çok mütedeyyin bir kimse olacaktı. Ama ailesi onu bu ibadetten alıkoymuştu… Artık o hiç namaz kılmayacaktı… Bu kez ben yeniden kendi ailemi düşünmeye başladım… “Allah’ım acaba benim ailem de böyle miydi? Ya benim ailem de beni inancımdan ibadetimden vazgeçirmeye çalışırsa!..” “Hayır hayır… Beni kimse inancımdan vazgeçiremez… Ama inşallah ben aileme kavuşursam onlar böyle değildir. İnşallah…” Benim de içime bu şekilde bir şüphe düşmüştü… Ama ben her türlü sürprize hazırlıklıydım. Yurtta kaldığım günlerde çoğunlukla yalnız başıma yatsı namazını bekliyordum… Çünkü özellikle yaz aylarında yatsı namazları geç vakte kadar uzuyordu… E o saate kadar abdestli bekleyeceksin. Kolay değildi elbet… Hele susuz kaldığımız günler, gerçekten çok sıkıntılıydı… Musluklardan su zaten akmıyordu… Suyu bidonlardan tedarik ediyorduk. Kaldı ki bazı zamanlarda bidonların diplerinde kalan ve paslı su olduğu için kimsenin dönüp bakmadığı sularla abdest aldığım bile oluyordu… Hey gidi günler hey…          Davut Şahin-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.