Evinize özlük üveylik sokmayın!..

A -
A +
Köylüler dedeme haber verirler: “Oğlun iki köy arasında tipide kalmış, haberin var mı?"
 
Mevsim kış olmasına rağmen hava günlük güneşlik olduğu bir gün… Babamın ağabeyiyle o yetim olan arkadaşı bizim köydeler… Çocukluk işte, anne hasreti, köy hasreti… Çocuklar oyun oynayıp karınlarını doyurduktan sonra hizmetkârlık yaptıkları köye doğru yola çıkıyorlar… Köyden ayrılalı on dakika ya olmuş ya olmamış hava birdenbire öyle bozuyor ki şaşırmamak mümkün değil… Sulu sepken dedikleri yağmur her bir tanesi kurşun gibi işliyor yüreğe… Az sonra da tipiye çeviriyor… Göz gözü görmeyecek derecede şiddetli bir tipi…
Hangi anne yavrusu için çırpınmaz, hangi annenin yüreği yanmaz… Yetim çocuğun annesi olmadığı için arkasından çırpınanı yok ama babamın ağabeyi için babaannem hemen sokağa çıkıyor… Köyden birkaç tanıdığı haber veriyor:
“Ne olur, oğlum karşı köyden gelecekti. Kara borana tipiye yakalanmıştır… Yanında yetim arkadaşı da var… Bir bakın ne olur?”
Köylüler dedeme haber verirler: “Oğlun iki köy arasında tipide kalmış, haberin var mı?"
Bu söz üzerine dedem yola çıkıyor… Aradan geçiyor bir saat… Köylüler tipide çocuk arıyorlar… Kendileri de kaybolmamak için el ele tutuşmuşlar… Yollar geçit vermez, göz gözü görmez… Herkes avazı çıktığı kadar bağırıyor… Cevap veren yok…
İki köyün arasında dar bir boğaz var… Gülbekkaya mevkii… Oraya kadar geldiklerinde vakit hayli ilerliyor… Aslında yirmi dakikalık yol ama kimse ilerleyemiyor ki… Nihayet olay yerine varıyorlar… Durum yürekler acısı…
Biri üvey anası sebebiyle, birisi yetim oluşu sebebiyle hizmetkârlığa gittikleri köyden çıkışta tipiye yakalanmışlar… Bulundukları mevkide felaketin geldiğini de sezmişler aslında… Bir çıkış yolu aramak için bulundukları yerde dört dönmüşler… Yetim olanın üzerinde paltosu bile yok… Köylüler iki körpe yavrunun vücudunu yokluyor. Paltosu olmayan yetim çocuk önceden donmuş ama üzerinde paltosu olan amcamın cesedi henüz soğumamış… Yeni öldüğü belli… İkisi birbirine sarmaş dolaş veda etmişler yalan dünyaya…
 Babam gözlerini silerek tekrar etti duygusunu:
“Ne zaman kar bora fırtına ve sicim gibi yağmur yağarsa onlar gelir gözlerimin önüne… Burnumun direği sızlar… Eğer evde anam olsaydı, üvey ana gelmesiydi ağabeyimi o köye göndermezdi… Siz siz olun evinize özlük üveylik sokmayın…”
           Mehmet Y.-Çorum
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.