Bilse bilse muhtar bilir...

A -
A +
 “İyi dediniz… Taksi durağına gidin. Şu biraz aşağıda... Orada eskilerden Ahmet Bey vardı...”
 
 
Ahmet Abi, babası öldüğünde, İstanbul’da da evli olduğunu iki kardeşleri daha olduğunu tapuda öğrenince Ankara’dan İstanbul’a Çengelköy’e geliyorlar.
“Çengelköy o zamanlar şimdiki gibi kalabalık değildi; sora sora babamın eski evinin adresini bulduk. Ne yalan söyleyeyim, üvey annem yani annemin kuması -aslında annem onun kuması oluyor- bizi çok sıcak karşıladı. Ben o zamanlar 13-14 yaşında ya vardım ya yoktum… Gerçekten de evde üvey annemle birlikte bir de ablam vardı…
-Diğer ablan?
-O evlenmiş, ayrılmış baba evinden… Biz küçük ablamla tanıştık, kaynaştık… Çocukluk işte hiçbir sorun olmadan abla kardeş bir hafta kaldık üvey annemlerde…
Annemler işlemleri halletmiş olacak ki, bir hafta sonra geri Ankara’ya döndük… Bir daha da gitmek nasip olmadı… Ne var ki can kan çekiyor… Yıllar geçtikçe, biraz da yaşlandık galiba ablam benim burnuma tütmeye başladı… Ne zamandır bir fırsat kolluyordum… Şimdi sizin İstanbul’a bu şekilde gittiğinizi öğrenince ben de gidip ablamı bir göreyim, boynuna sarılayım, ellerinden bir öpeyim, dedim. Bulabilirsem ne âlâ bulamazsam ne yapalım…
Bunu söylerken Ahmet Abinin sesi titriyordu. Göz ucuyla baktım gözlerinden damlalar süzülüyordu… Duygulanmamak elde değil… Dedim ki ciddi ciddi:
-Ahmet Abi iyi güzel de senin iş samanlıkta iğne aramak gibi bir şey…
-Artık kolaysa bulun, değilse de sizi zorlayamam…
-Hele dur bakalım, şu resmî işimizi bitirelim. Sonra bir ara kendi imkânımızla Çengelköy’e gider geliriz…
İşlerimizi zamanında ve kusursuz olarak tamamladıktan sonra sıra gelmişti Ahmet Abinin yıllardır görüşmediği ablasını bulmaya… Bir taksi tutup vardık Çengelköy’e… Birkaç yere sorduk. Herkes bize muhtarlığı gösterince fazla üstelemeden muhtara gittik. Muhtar çok ilgi gösterdi sağ olsun. Ama bizim söylediğimiz isimleri de adresi de bilmiyordu. Derken hatırıma geldi. Bizi muhtara getiren yaşlı taksiciye sorsaydık. Biz böyle söyleyince muhtar da dedi ki:
-Bakın iyi dediniz. Taksi durağına gidin. Şu biraz aşağıda... Orada eskilerden Ahmet Bey vardı… Onu sorun… Bilse bilse o bilir. Şimdi emlakçılık yapıyor olmalı…
Olacak ya onun da ismi Ahmet imiş. Gittik taksi durağına ve onun adresini öğrendik. Varıp kapısına zile bastık. Kapıya çıkan adamı ben bir yerden hatırlıyordum. Ama ses çıkartmadım.
-Ahmet Beyi arıyoruz, dedik. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.