"Seni bekleyelim mi?"

A -
A +
“Beni çok severdi. Kulağına eğilip geldiğimi söyledim. Birden hızlı nefes alıp tepki verdi...”
 
 
Doktoruyla konuştum; “gelmen iyi olur, durumu kritik” dedi.
Yola çıkıp hemen hastaneye gittim. Yoğun bakım ünitesine almışlar. İçeriye girdim ki, âdeta etraf açık morgu andırıyordu. Suriye bizim ilimize yakın olduğu için, harpte yaralanan, durumu ciddi olan Suriyeli kardeşlerimizin çoğu oradaydı. Hepsi ayrı bir hikâye… 
“İşte baban şurada” dediler.
Gözleri tavana bakıyor, kenarından yaşlar akıyordu. Beni çok severdi. Kulağına eğilip geldiğimi söyledim. Birden hızlı nefes alıp tepki verdi. Gece 03.00’te bir kalp krizi daha geçirmiş, yoğun bakımda doktorların umudu kestikleri bölüme getirmişler. Oksijen bağlamışlar, onun yardımıyla nefes alıp veriyor, şuuru kapalıydı.
Bu alanda uzman olan doktor ve Prof. tanıdıklarım kim varsa onlara bu durumu sordum. Onlar da kurtulma oranının çok düşük olduğunu söylüyorlardı. Yanımda götürdüğüm, Kâbe’nin örtüsünden bir parçayı ve Peygamber Efendimizin mübarek saçlarının sarıldığı bir bezi kalbinin üstüne koydum. Silsile-i aliyye büyüklerinin ismini okuyup “Ya Rabbi! Emaneti kabzetme zamanı gelmişse, babama iman selameti ver. Senden ümit kesilmez. İsmini okuduğum bu büyük zatların ruhaniyetini refik eyle” dedim...
Bir gün sonra ablam, anneme gördüğü bir rüyayı anlatıyordu. Onlara ben böyle bir şey yaptığımı söylemedim. Diyordu ki: “Rüyamda babam dedi ki: Benim göğsümün üzerine bir şey koydular. O kadar rahatım ki..."
Bir umut hastanede bekleyişimiz sürerken, müdürüm aradı.
“Orada durmak bir şeyi değiştirmez, sen uçağa atla geri gel” dedi.
Peki diyerek havalimanına doğru yola çıktım. Fakat içim hiç rahat değildi. İstanbul’a indik. Telefonu açtım ki “acil geri gel” diye bir mesaj yazıyor. Merhum babamın vefat haberini veriyordu.
“Seni bekleyelim mi?” dediler.
“Beni beklemeyin defnedin, toprağa kavuşturun” dedim.

Hemen bir bilet aldım, bir uçaktan inip diğer bir uçağa geçtim. Geldim ki akşamüzeri defnedilmiş. Doktoru Yasin-i şerif okuyordu. Rabbim rahmet eylesin. Mezarını bir çam ağacının altına eşmişler. Düşünebiliyor musunuz birkaç gün önce yukarıda zikrettiklerimizi söylüyor, birkaç gün sonra toprağa koyuyorsunuz. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.