"Ne yapıyorsun sen burada?"

A -
A +
“Bir bana baktı… Bir getirdiğim kitaplara… Ses çıkartmadan ve hiç ilgilenmeden gitti...”
 
Yaz günleriydi. Bir gün Gümüşyaka sahile, çocuklar ile ailece pikniğe gittik. Dönüşte namaz vakti yolda olacağımız için Gümüşyaka’da camiye girdik.
“Namazları kılıp yola öyle çıkalım” dedik.
Camiden içeri girdim. Sağ tarafta müezzin mahfilinin yanında namaza başladım. Selam verip namazdan çıktıktan sonra hemen yan tarafta bulunan kitapları fark ettim. Kitap konusunda fena değilimdir. İlgim vardır. Hele de Ehl-i sünnet itikadı üzere yazılan Hakikat Kitabevi’nin eserlerini görünce içimi bir sevinç kaplar…
Ne var ki orada o büyük İslam âlimlerinin eserlerinden hiç yoktu… Üzüldüm… Buraya gelen müminler de nasiplensin düşüncesiyle arabamda bulunan kitaplardan birer tane getirip bu kitaplığa bırakayım dedim. İçlerinde Seadet-i Ebediyye vardı… İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektûbât'ı vardı… Buyurmuşlar ki: “Mektûbât kadar kıymetli bir kitap daha yazılmamıştır. İçinde kelâm ve fıkıh bilgileri, tasavvufun marifetleri açıklanan derya gibi eşsiz bilgiler vardır.”
Gittim kitapları getirdim. Dolaba bırakacakken bir kimsenin hem de hışımla üzerime geldiğini gördüm:
“Ne yapıyorsun sen orada!” diye hesap sorar vaziyette yanıma geldi.
Kameradan görmüş herhâlde. Gayet sakin ve nazik bir üslupla cevap verdim:
“Burada  misafir olarak bulunuyorum. Namaz için camiye gelmiştim. Burada bir kitaplık olduğunu görünce yanımda bulunan dinî eserlerden ben de getirip camiye hediye edeyim istedim.”
Bir bana baktı… Bir getirdiğim kitaplara baktı… Teşekkür etmedi… Ses çıkartmadan ve hiç ilgilenmeden imam odasına gitti.
Ben de kitapları camiye bırakıp oradan ayrıldım.
Bir müddet sonra yine yolum düştüğünde hususen camiye uğrayıp bıraktığım kitapların yerinde olup olmadığını görmek istedim. Camiye tekrar uğradığımda o kitapların hiçbirinin yerinde olmadığını gördüm… Çok üzüldüm… O görevli olduğunu zannettiğim insan mı toplamıştı o kitapları bilmiyorum. Görmediğim için suizan etmemek lazım… İnşallah cami cemaatinden birileri ismine bakıp o büyük İslam âlimlerinin adını görüp okumak için almışlardır. Ne demişler hani:
“Nasibinse gelir Hint’ten Yemen’den… Nasibin değilse ne gelir elden...”

       Taha Ufuk Acar-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.