Dert yandığını hiç görmedim

A -
A +
 “Onun Allaha inancı ve halis idealleri vardı... Hiçbir şeyden dert yandığını hatırlamıyorum...”
 
Babamın vefatından sonra bağ işi bize kalmıştı. İlkbaharda bağa taşınmadan evvel de bahçeyi sulamak gerekirdi. Altı kardeşten en büyüğümüz olarak bu işi ağabeyim yapardı.
Tabiidir ki ağabeyim bağdan dönünceye kadar annem huzursuz olurdu. Yine böyle bir bahar akşamı annem, minderin üstünde yorgunluktan uyuklamaya başlamıştı.
Bir kadıncağız sokakta “Senem! Senem!” diye yüreği parçalanırcasına haykırıyordu.
Öğrendik ki Senem isimli kızı hastaneye kaldırılmış. Kadıncağız yalın ayak “Senem! Senem!…” diyerek hastaneye doğru koşuyormuş…
Kadıncağızın feryatları gökleri deliyordu… O bir anne idi.
Anneciğim de uyuklarken şuur altında bağdaki evladını düşündüğünden bu sokaktan gelen feryadı “Senem” yerine “Fener” anlamıştı.
Yerinden zıplayan annem “Aman çocuklar, ağabeyiniz feneri mi kaybetti ‘fener fener’ diye bağırıyor” sözleri hepimizi şaşkına çevirmiş gülüşmelerimize sebep olmuştu.
Anneciğim uyurken de uyanıkken de hep bizimle olmuş, bizim için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştı…
Ben ortaokulu bitirdiğimde şehrimizde lise olmadığı için benimle birlikte Kayseri’ye gelip ev tutmaya karar vermişti.
Ah benim güzel anam, hiç memleketinden dışarı çıkmamış, hiç trene binmemişti. Ablamı da yanımıza alıp birlikte Kayseri’ye gidecektik. Tren hareket etmek üzereydi. Ablamın, boyundan büyük valizle sıkıntıda olduğunu gören bir adam valizi alıp ablamın da binmesine yardım ederken aşağıda annemin “İmdat, kızımı kaçırıyorlar!” feryadını da unutamıyorum.
Adamcağız mahcup bir eda ile cevap vermişti: “Korkma bacım, yavruma yardım ediyorum” deyince annem biraz sakinleşmişti… Ama trenin merdivenlerini tırmanmada hayli zorlanınca adamcağız onun da elinden tutup trene bindirmişti.
Anneciğim bu kadar saf, bu kadar masum ve tertemiz idi. O pek ufacık bedeni ile dağlar kadar hem de yabancısı olduğu yükler altına girmiş ama çocuklarının uğruna verdiği amansız mücadelede hiç ezilmemişti.
Zira onun manevi gücü, Allaha inancı ve halis idealleri vardı. Hiçbir şeyden dert yandığını hatırlamıyorum.
Onlar tarife sığmaz sabırları, tevekkülleri, kanaatleri ve edepleri ile melek gibi insanlar olarak yüce Türk milletinin üstün karakterinin temeli olmuş analardı. Nur içinde yatsınlar…
Bugün basit bir sebeple aile yapısını darmadağın eden; aile içi şiddeti, istismarları, cinayetleri gördükçe gözümde daha da güzelleşen, devleşen o anaları saygıyla yâd ediyor, gelecek nesillerimizin de onlar gibi olması için dua ediyorum...
        Rumuz: “Doktor”-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.