Afrin’in hatırlattıkları...

A -
A +
“Gün ağarmaya başlarken dereden iki el silah sesi duyduk. Zaten savaş vaziyetindeydik...”
 
 
Afrin Zeytindalı Harekâtı bizleri çok duygulandırdı. Komandolarımızın coşkulu haykırışları göğsümüzü kabarttı. Ordumuza dua eden Müslüman dünyasından haberler gözlerimizi yaşarttı… Rabbim devletimize milletimize zeval vermesin.
Bu milletin tarihi hep destan yazmakla geçmiştir… Bunlardan bir tanesi de Malatyalı Ethem Teğmendir…
Hatıraları anlatmakla bitmez ama bugün Afrin’de yuvalanan birbirinden karmaşık terör örgütü tehdidini ortadan kaldırmak için başlatılan harekât vesilesiyle Birinci Cihan Harbindeki hatırasını Ethem Amcamızdan dinleyelim:
Afyon'a geldiğimizde bizi 6. Kolorduya bağlı, bir topçu alayının emrine verdiler. Alay kumandanı Kaymakam Hüseyin Bey, topçu tabur kumandanı da Yüzbaşı Tevfik Beydi. 1. Bölük Takım Zabiti olmuştum. Cebel bataryasının başında idim. Her topu üç çift katır veya kadana (atlar) çekiyordu.
Birliğimiz, Afyon Sandıklı yolu üzerindeydi... O akşam nöbetçi zabitiydim (nöbetçi subayı). Hava karardıktan hemen sonra başlayan şiddetli yağmur sabaha kadar devam etmiş buna rağmen gece boyu nöbet yerimi tek tek gezip kontrollerimi yapmıştım...
Gün ağarmaya başlarken dereden iki el silah sesi duyduk. Zaten savaş vaziyetindeydik. Hemen vaziyet alıp olayın meydana geldiği yere yöneldik.
Erattan bir tanesi, nefes nefese bana doğru koşuyordu. Merak içinde kaldığımız o olayı anlattı soluk soluğa:
“Komutanım, bir adamla bir de çocuk var on yaşlarında. Kadın vurulup ölmüş.
Yaklaştık yanlarına. Vurulan kadının başına iki asker bırakıp adamla çocuğu birliğe, nöbetçi amirine getirdik...
Genç adam çok perişandı. Yanındaki çocuğun da kendisinin de elbiseleri yer yer parçalanmış, bu arada yağmurdan sırılsıklam olmuşlardı... Dikkat edildiğinde genç adamın da, on yaşlarındaki çocuğun da uykusuz ve yorgun olduktan belli oluyordu. Çocuk, iç çekerek sessizce ağlıyor bir yandan da babasına sokuluyor; askerlere de korkarak gözaltından bakmaya çalışıyordu...
Birer tas sıcak çorba verildi baba oğula. Elbiseleri çıkartılıp birer asker kaputu giydirildi... Baba, konuşmuyor ama başı dik, kaşları çatık, pişmanlık duymayan birisi görüntüsünü veriyordu... Yüzbaşım Tevfik Bey geldi içeri. Ne olduğunu öğrenmek istedi. Baba başladı konuşmaya… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.