“Korkma Yusuf, korkma!”

A -
A +
“Bu titrek sesin, kime ait olduğunu anladım. Karımın sesiydi. Kulağıma eğilip fısıldadı...”
 
Rumca konuşup gülüşmeye başladılar... Arka arkaya da durmadan içiyorlardı. Bir ara askerlerden birisi beni de çekip oturttu. İçmem için ısrar ediyordu. Kesinlikle reddettim.
O zaman tam karşımda oturan asker göğsüme bir tekme attı. Arka üstü yıkıldım...
Bunu gören oğlum başladı korkudan ağlamaya... Artık gerçek niyetleri ortaya çıkmıştı.
Yüzbaşı, yüzüme alaycı şekilde baktıktan sonra sertçe emir verdi askerlerine:
“Bağlayın şunu direğe!”
Verilen emri yerine getirip hemen beni çekerek direğe bağladılar. Oğlum daha çok ağlamaya başladı. Onu da yanıma getirip ikimizin de üzerine bir kilim attılar...
Artık onların ne yaptıklarını ne yapacaklarını göremiyordum... Yüreğim küt küt atıyor, ciğerim sızım sızım sızlıyordu... Ama elim kolum bağlı olarak ne yapabilirdim ki?
Az sonra seslerden anladım durumun vahametini... Karımı çağırmışlardı salona...
Oynaması için ısrar ediyorlardı... Yunan askerlerinin hem sarkıntılık yapıp hem de oynaması için karıma ısrar etmeleri, tüylerimi diken diken etti... Ama elim kolum bağlıydı... Karımın yalvarıp yakarmaları yavaş yavaş kesilmişti.
İçki bardaklarının dolup boşaldığını "Hah şöyle! Yola gel!" demelerini duyuyordum... İpleri koparacak gibi zorluyordum kendimi... Karım onların hizmetini yapıyordu galiba...
Eminim zor durumdaydı. Mecbur bırakılmıştı... Fakat daha kötü durumları düşündükçe beynim zonkluyor, çıldıracak gibi oluyordum.
Bir ara, umulmadık bir nefes işittim kulağımın dibinde... Yoksa üzerime hücum edip beni öldürecekler miydi? Üzerimde kilim olduğu için göremiyor ama hissediyordum...
Fakat bu titrek sesin, kime ait olduğunu anladım. Karımın sesiydi. Kulağıma eğilip fısıldadı:
“Korkma Yusuf, korkma! O gâvurlara göstereceğim günlerini korkma!”
Karım bu hareketini ikide bir tekrar ediyor, gelip gelip söylüyordu aynı sözü... Benim neredeyse nefesim durmuştu. Oğlum sürekli ağlıyordu. Gece yarısına doğru, onların oyunları, çılgınlıkları azaldı. Doğru dürüst konuşamıyor, ayakta duramıyorlardı. Yüzbaşının karımı içerideki odaya götürmek istediğini duydum. Karım hiç itiraz etmemişti... Askerlere dedi ki:
“Siz eğlenedurun... Azıcık sabredin!”
Az sonra herkes sızıp kalmıştı. Oğluma yavaşça seslendim:
“Asılı silahlardan kasaturanın birini al getir haydi!”
“Korkuyorum baba” dedi... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.