Memleketimden insan manzaraları...

A -
A +
 Yedi mandıracı bir araya gelip kim hangi köylerden süt alacak, kaça alacak, konuşup anlaşır...
 
 
Her olayda, her durumda, her davada en az iki taraf var...  Taraflardan yalnızca birini dinleyip ötekini dışlamakla hiçbir anlaşmazlığı çözemezsiniz. Güç kullanıp korkutarak çözdüğünüzü sanırsınız ama kısa bir süre sonra, daha büyük dert olarak çıkıverir karşınıza.
24 Ekim 1988’de, Malkara’da göreve başlayan Kaymakam Turan Eren bakar ki, daha önce görev yaptığı doğu ilçeleri ve Vezirköprü’nün aksine Malkara köylerinin yol, su, elektrik, okul, telefon gibi bir derdi yok. Köylülerin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bu konu üzerine yoğunlaşınca, görülen şudur:
İlçede süt, yoğurt ve peynir işiyle uğraşan yedi mandıracı vardır. Süt üretimi, üretimin artırılması önemlidir ama üretilen sütün değeri pahasına satılması çok daha önemlidir.
Oysa mandıracılar, köylünün sütünü canı istediği zaman alıyor, istemeyince almıyor. Fiyat belli olmadığı gibi karşılıklı bir anlaşma, yazılı bir sözleşme de yok… Köylü sütünü veriyor; daha sonra parayı almaya gittiğinde, mandıracı canı istediği fiyattan ödüyor parayı iyi mi?
Yedi mandıracı bir araya gelip kim hangi köylerden süt alacak, kaça alacak, konuşup anlaşıyor. Süt üreticisi, mandıracıların insafına kalmış durumda… Üretici ne yapıyor peki? Tabii ki her şeye rağmen dürüstlükten vazgeçmeyenlere rağmen arada bazıları mandıracıya öfkesinden süte su karıştırıyor, kaymağını da alıyor. Ya da akşam sütü ile sabah sütünü birbirine karıştırıp bekleterek kalitesinin bozulmasına neden oluyor.
Aslına bakarsanız, kazanan yok bu işte. İki taraf da zararda… Gerçekte hep öyle değil midir? Yalnızca bir tarafın kazandığı durumlarda, kazandığını sananlar da kaybetmezler mi sonunda?
73 köy, toplam 37 ton süt… Bu miktarın yaklaşık üçte birinin de su olduğunu düşünürsek... Üretimin çok az olduğu çıkar ortaya.
Yeterli mera mı yok? Yem mi kalitesiz ve pahalı? Üretici mi bilgisiz ve yetersiz? Bu konuda da bir belirsizlik var ama ne?
Her iki tarafı da ön yargısız olarak dinleyen Kaymakamımız, şu sonuca varır:
“Hayvancılık sektörünün, her yönüyle her iki tarafın da hak ve menfaatlerini dengeleyen güçlü ve istikrarlı bir sisteme dönüşmesi gerekiyor. Olayın can damarı bu… Kurulacak düzen, ancak o zaman yararlı ve sürekli olabilir.”
İyi de bakalım, bu hayalini gerçekleştirebilecek mi, Kaymakam Turan Eren? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.