Kalp kırmaya değer mi?

A -
A +
 “Süleyman’ın her söylediği söz aslında bizlerin suratına atılmış tokat gibi gerçeklerdi!..”     Tarihçi Süleyman denilen köy sakini, köyde "meczup" olarak anılırdı ama bana göre o bambaşka bir insandı, bir bilgeydi… Ben bu anlamda köydeki büyüklerimize, yaşlılarımıza akil insanlara ne söylersem söyleyeyim kabul ettiremiyordum. Onlar gerçi Süleyman konuşurken bilge sözleri karşısında cevap veremiyorlardı ama Süleyman gittikten sonra onun dedikodusunu yapmaktan da geri durmuyorlardı: Ne diyordu "Tarihçi Süleyman" onlara? Bakın neler söylüyordu:  “Vakit nakittir dostlar...” “Zamanınızı boş şeylerle dedikodu üreterek harcamayın. Dünya fani ölüm ani...” “En büyük müsrif kimdir biliyor musunuz? Malını evini arabasını parasını kaybeden değil, zamanını boş yere harcayan kimsedir...” “Şu mal biriktirme sevdasından da vazgeçin artık. Ölümlerden hiç mi ders almazsınız. Mezarlıklar vazgeçilmez sanılan zenginlerle ve güzellerle; ağalarla beylerle hacılarla hocalarla dolu. Hiç mi görmezsiniz hiç mi ders almazsınız!..” Bu sözleri söyleyen elinde bastondan kılıç bir deli olunca kahvede masada çay yudumlayan ihtiyar için gülüp geçilecek muhabbetti… Ama hakikatte ne ibretlik sözlerdi değil mi? Bir başka zamanda mesela: “Hepimiz bu dünyada kiracıyız her şey bize emanet; mallarımız evlatlarımız karılarımız canımız hepsi emanet… Bu emanetleri ama bugün ama yarın mutlaka teslim edeceğiz. Azrail geldiği zaman gidemem yok. Biraz zaman ver yanıma evimi arabamı alıp da geleyim demek de yok. Üç beş günlük dünya için bu kadar gaflete düşüp mal biriktirmeye kalp kırmaya değer mi dostlar değer mi?..” Süleyman’ın her söylediği söz aslında bizlerin suratına atılmış tokat gibi gerçeklerdi. Ama ders alan kim? O gittikten sonra yine dedikodu yine “alamadım”, “satamadım” muhabbetleri… Yine gaflet… Yine kalpler kırmaya devam... Onunla yalnız kaldığımızda bana öyle güzel şeyler anlatırdı ki onu nefes almadan dinler âdeta zamanın durmasını isterdim. Onun dağarcığında sanattan siyasete; spordan uzaya, dünyadan ahirete, teknolojiden tarihe kadar her şey bolca vardı. Onun bilmediği bir şair yoktu bilmediği şiir yoktu. Normal bir adam bu kadar şairi ve şiiri nasıl aklında tutabiliyordu şaşılacak şeydi... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.