Madafit!..

A -
A +
 “Yine o bölümden geçerken o astsubay kolumdan tuttu. Kenara çekti. Göz göze geldik...”
 
 
27 Mayıs ihtilali olduğunda Zırhlı Tugay Komutanı iken ihtilalciler tarafından el çektirilen sonradan Trabzon senatörü olan emekli General Yusuf Demirdağ ile tanışıyorduk. Meclis'te çok önemli bir toplantı vardı. 27 Mayıs ihtilali sonrası kurulan koalisyon hükûmetinde Demokrat Partililerin affedilmesiyle ilgiliydi. Fakat içeriye ziyaretçi alınmıyordu. Ben de rahmetli Yusuf Demirdağ Ağabeyin senatörlüğü sayesinde yanında içeri girmek için onu bekledim.
Birlikte içeriye doğru yürüdük. Biraz gittik birlikte ama bir üsteğmen ile bir başçavuş bizi görünce sordular Yusuf Ağabeye:
-Yanınızdaki arkadaş kim?
-Benim misafirim, dedi.
-Yok efendim olmaz! Misafir de olsa ziyaretçi içeri alınmıyor, dediler.
Eski generalmiş, senatörmüş hiç umursamadılar. İhtilal havası vardı ve askerin sözünün üstüne söz söylenemiyordu… Tam "Ali kıran baş kesen" ruhu vardı.
Yusuf Ağabey içeri gitti, beni geri çevirdiler. Döndüm ama içerideki o görüşmeleri takip etmek istiyorum. Önemli bir siyasi gelişme çünkü… Ne yapsam ne etsem derken o gün, Türkiye’ye Alman Sosyal Demokrat Başkanı Willy Brandt gelmişti. O zamanki Dışişleri Bakanımız da Selim Rauf Sarper idi. Baktım Alman heyeti ile Meclis'e geliyorlar. Şöyle bir baktım; adam bana benziyor. O zamanlar böyle koruma ordusu filan da yok… Hemen gittim yanlarına katıldım. Amacım kendimi Alman heyetinin içinde bir kimse gibi göstermek… Böylece Meclis kapısındaki askerler bu heyete benzediğim için belki bana soru sormazlar.
Geldik geldik geldik, yine o bölümden geçerken o astsubay benim kolumdan tuttu. Kenara çekti. Göz göze geldik.
-Siz, dedi?
Hiç bozuntuya vermeden yabancı bir kelime söyledim:
-Madafit.
Yani Türkçe konuşmayacaktım. Madafit kelimesi Türkçe bir kelime değildi ama yabancı bir kelime de değildi. Neydi peki? Mısır ekilen arazide, eğer bir tarafta mısır yoğun biter bir tarafta seyrek biter ise çiftçinin yoğun olan bölgeden çıkartıp seyrek olan yere dikerek dengelemeye çalışma işidir. Bu işleme bizim Trabzon ve yöresinde “madafit” derler. Haziran veya temmuzda olur.
Kolumdan tutan astsubaya ben “madafit” dedim ama ne cevap verse beğenirsiniz:
-Hemşehrim şimdi madafit ayları değil.
Tuttu beni, içeri geçirmedi. “Ya yapma ya” filan dedim ama o heyet de gitti. Ben kaldım orada. Sordum kendisine:
-Tamam astsubayım anladım da madafit kelimesini sen nereden biliyorsun?
-Rizeliyim ben da!..
               Emin Ceylan-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.